MERCEK | Utarit İzgi – Konut Yapılarından Örnekler

Türkiye modern mimarlığı denilince akla gelen önemli aktörlerden Utarit İzgi, 1920 yılında İstanbul’da doğdu. İzgi, orta öğrenimini Galatasaray Lisesi, üniversite öğrenimini ise Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’nde tamamladı. Mezuniyetinin ardından Güzel Sanatlar Akademisi’nde Sedad Hakkı Eldem’in asistanı olarak çalışan İzgi’nin uzunca bir dönem yapı yapmadan geçen Akademi yılları, sonrasında ustalıkla hayata geçirdiği yapıları için bir beslenme ve kimlik geliştirme dönemi olmasıyla önemli bir yere sahiptir. İzgi, mimarlık üretimine aktif olarak başladığı 1956 yılından vefatına kadar (2003) geçen yaklaşık 50 senelik sürede tasarladığı yapılarda olabildiğince uluslararası örneklerle eşzamanlı üretimler gerçekleştirmeye çalışmıştır.

Bu yılların bir kısmında uluslararası olarak modernizm etkisi ağır bastığı için İzgi’nin de mimari üretimlerinin bu doğrultuda şekillenmesi oldukça olağan bir durumdur. ‘Onun uluslararası mimarlık literatürü ve uygulamalarını yakından izlemesi ve uygulama deneyimleri, mimarlığında açıkça izlenen malzeme ve teknoloji bağlamındaki motivasyonunun kaynağıdır.’ (Aysel, 2020)

İzgi’nin mimarlık kariyerinin ilk döneminde tasarladığı aile evleri mimarlık dilinin önemli bir yansıması haline gelmiştir. Bu yaşam alanları kimi zaman bir aile evi, kimi zaman hafta sonu evi, kimi zaman da kentsel bağlamla ilişkili apartmanlar gibi farklı ölçeklerden oluşur. İzgi erken dönem yapılarında Modern mimarlıktan ve Corbusier’den oldukça etkilenmiştir. Bu dönem yapılarına bir örnek olarak Adnan Kunt Villası gösterilebilir.

Adnan Kunt Villası, Pendik – 1964

İzgi’nin, Asım Mutlu ve Esad Süher ile birlikte tasarladığı ve uygulamasını yaptığı Adnan Kunt Villası’nda yapı çözümü döşeme, duvar ve örtü gibi temel mimari elemanların taşıyıcı strüktürden tamamen ayrıştırılması ile gerçekleştirilmiştir. Yeni fikirleri ve deneyselliği ile öne çıkan bu projede mimarlar ilk kez cephede kayar kalıpla beton dökmeyi denerler. Ahşap kirişler ve katmanlı pano duvarlar betonarme strüktüre metal kenetlerle bağlanmıştır. Evdeki servis alanlarını ayıran perde duvarlar üzerindeki Füreya Koral seramikleri mimari ile sanatın birlikteliğinin güçlü bir örneğidir.

Kamhi – Grünberg İkiz Villası, Burgazada – 1968

İzgi’nin tasarım ve teknolojiyi ustalıkla bir araya getirdiği yapı olarak gösterilen Kamhi-Grünberg İkiz Villası çelik strüktürün olanaklarını araştırmasıyla dikkat çeker. Detaya verilen önem bu projede manzaradan kesintisiz olarak faydalanmayı sağlayacak bir taşıyıcı sistem kurgusu olarak karşımıza çıkar. Terastaki kolonların kaldırılabilmesi için çatı strüktürü çelik askılarla taşınır. Yapıda iç mekan ve dış mekan arasında kurulan ilişki de oldukça önemlidir.

Utarit İzgi, 70’li yılların başında Güzel Sanatlar Akademisi hocalarından Ali Muslubaş ve Mustafa Demirkan ile ‘ARMO Mimarlık, Mobilya ve Dekorasyon’ ismiyle yeni bir ortaklığa başlar ve bu ortaklıkla beraber İzgi’nin kariyerinde iç mekan düzenlemelerinin arttığı görülür.

Jak Kamhi Yalısı, Beylerbeyi – 1979

Jak Kamhi Yalısı, Utarit İzgi, Mustafa Demirkan ve Ali Muslubaş ortaklığında tasarlanmış ve 1979 senesinde inşa edilmiştir. Tasarımda maddi kısıtlamaların olmaması malzeme kullanımında oldukça nitelikli tercihlerin önünü açar. ‘Tasarımda teknolojinin sunduğu olanakların yardımıyla talep edilen konforlu yaşam alanlarına ulaşmak amaçlanmıştır.’ (Erkol, 2009) Detay çözümlerinde teknolojik avantajların kullanıldığı birçok unsur ile karşılaşılır. Buna örnek olarak rüzgarın şiddetine göre yükselip alçalan korkuluklar ve açılıp kapanan cam kubbe gösterilebilir. Mimarın detaycılığı ve malzeme ile olan yakın ilişkisi özellikle bu projede açıkça hissedilir. Yalının yerinde bulunan müştemilatın yıkıldığı durumda yerine yeni yapı inşa edilemeyecek olması mimarları döneme göre oldukça sıra dışı bir çözüm bulmaya iter. ‘Yalı, mevcut yapının dışına yerleştirilen sekiz büyük çelik taşıyıcıya asılan çatı ve döşemeler ile tersten inşa edilmeye başlanmış ve adeta bir yenileme projesi niteliğinde tamamlanmıştır. Tersten inşa süreci eski yapının yerini yavaş yavaş yeni yapıya bırakmasıyla sonlanır.’ (Aysel, 2020)

İzgi’nin mimari üretiminin başlangıcına denk gelen 1950’li yıllarda ülkede yapı faaliyetlerinde yeni arayışlar ve malzeme talebinde artış gözlemlenmektedir. Yapı üretimi hızına yetişemeyen malzeme ithalat gücü de yapım kalitesinde zaman zaman yetersizliğe sebep olur. İzgi, bu olanaksızlıkları avantaja çevirerek tasarımlarındaki niteliği özgün detay arayışları ile yakalamaya çalışır ve nitekim bunu başarır da. Uğur Tanyeli, İzgi’nin mimarlığı üzerine yazdığı bir makalede mimarı ‘detaycı’ olarak tanımlar ve 1950-1980 yılları arasında üretim yapan mimarların yaşadıkları dönemdeki koşullar göz önünde bulundurularak değerlendirilmeleri gerektiğini savunur. Bu anlamda bulunduğu çağdaki sıkıntılara boyun eğmek yerine yaratıcı çözümleri ile mücadele etmeyi seçmiş olan İzgi, Türkiye’nin mimari üretiminde önemli bir yere sahiptir.

 

Fotoğraflar: https://archives.saltresearch.org/

Referanslar: 

N.Aysel, ‘Utarit İzgi Mimarlığında Konut ve Teknoloji: Kısa bir Bakış’, 2020

İ. Erkol, ‘Utarit İzgi ve Türkiye’de Modern Mimarlık’, 2009