Atık saçların çoğu zaman dikkate alınmadan çöpe gitmesi, aslında değerli bir malzemenin göz ardı edilmesi anlamına geliyor. Günlük hayatta özenle bakımını yaptığımız, şekillendirdiğimiz ve hatta saç ekleriyle değiştirdiğimiz saçlarımız, bir kuaför salonunun zeminine düştüğünde değersiz bir atığa dönüşüyor. Tasarımcı ve malzeme araştırmacısı Savine Schoorl, saçın bu dönüşümünü sorgulayan Haar Haar projesiyle, kesilen saçları yeniden değerlendirerek onlara yeni bir yaşam kazandırıyor.
Saç, sosyal ve kültürel kimliğin bir parçası olarak uzun zamandır bireylerin kendini ifade etme biçimlerinden biri oldu. Ancak kullanılmış saçlara yönelik algımız, onları kestikten sonra hızla değişiyor. Haar Haar, bu algıyı sorgulayarak, saçın yalnızca estetik bir öğe değil, aynı zamanda işlenebilen ve değerli bir kaynak olduğunu gözler önüne seriyor.
Haar Haar, saçın bir an için değerli görülürken bir sonraki an neden tiksintiyle karşılandığını sorguluyor. İnsanlar, saçlarını taramak, yıkamak ve şekillendirmek için zaman ve para harcarken, kestiklerinde bu malzemeyle ne yapacaklarını düşünmüyor.
Schoorl’un çalışması, saçın atık olmaktan öte, dönüştürülebilir bir malzeme olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle saç eklerinin uzun lif yapısından faydalanarak onları tekstile dönüştüren tasarımcı, örgü ve dokuma teknikleriyle malzemeye yeni bir işlev kazandırıyor.
Tasarım pratiğini malzeme araştırmaları ve zanaatkârlık üzerine kuran Savine Schoorl, özellikle alışılmadık ve genellikle göz ardı edilen malzemelere odaklanıyor. Tekstil ve el işçiliğine olan tutkusu, onu saç gibi atık olarak görülen unsurlara yeni işlevler kazandırmaya yönlendiriyor.
Saç ekleri, kesilmiş saç telleri ve diğer organik malzemeleri dönüştürerek, sürdürülebilir tasarımın sınırlarını genişletiyor. Haar Haar, malzeme duyarlılığı ve yaratıcı yaklaşımın güçlü örneklerinden biri olarak, tasarım dünyasında yeni bir kapı aralıyor.