Dünyanın En Büyük Arkeoloji Müzesi Mısır’da Açıldı!

Giza Piramitleri’ne yalnızca birkaç kilometre uzaklıkta konumlanan ve Heneghan Peng Architects tarafından tasarlanan Grand Egyptian Museum (GEM), 20 yıl süren inşa sürecinin ardından 1 Kasım 2025’te ziyarete açıldı. 500.000 metrekarelik alan kaplayan yapı, Mısır’ın arkeolojik mirasını modern Kahire ile buluşturarak bölgenin kültürel peyzajını yeniden şekillendiriyor. Dünyanın tek bir uygarlığa adanmış en büyük müzesi statüsünde olan GEM, hem mimarisi hem de koleksiyonunun kapsamı ile modern çağın en iddialı kültür projelerinden biri olarak kabul ediliyor.

Müzenin tasarımı, 2003 yılında 82 ülkeden 1.500’ün üzerinde katılım alan büyük ölçekli bir uluslararası mimarlık yarışmasıyla belirlendi ve projeyi İrlanda merkezli Heneghan Peng Architects kazandı. Tasarım ekibi, mühendislikten müzeciliğe pek çok uzman kurumu sürece dahil ederek geniş ölçekli bir iş birliği modeli benimsedi; Arup ve Buro Happold mühendislik partneri olarak yer alırken, peyzaj tasarımını West 8 ofisi üstlendi. Proje, siyasi çalkantılar, ekonomik sorunlar ve pandemi nedeniyle birden fazla kez ertelense de sonunda planlanan vizyon korunarak tamamlandı.

Müzenin giriş bölümünde, yaklaşık 3.200 yıllık II. Ramses’e ait anıtsal bir heykel, Büyük Salon’un çatısından süzülen gün ışığı altında sergileniyor. Heykel yerleştirildikten sonra inşa edilen mekanın planlaması da bu odak noktası etrafında şekillenmiş. Ziyaretçiler, atriyum alanından ana merdivene yönelerek piramitlere uzanan manzarayı seyredebiliyor.

Müzenin mimari kurgusunun temelini Giza piramitleri ile doğrudan kurulan görsel ve mekansal ilişki oluşturuyor. Giriş avlusundan başlayan eksen, üç piramitle hizalanarak iç mekanda radyal duvarlar ve yukarı doğru eğimli çatı aracılığıyla devam ediyor.

Yapı, piramitlerin siluetini tamamlayan dev bir kama formunda tasarlanmış olsa da yüksekliği hiçbir noktada piramitleri aşmayacak şekilde kontrol edilmiş. Yarı saydam alabaster panellerle kaplanan cephe ise hem gün ışığını filtreleyen hem de çöl topografisiyle uyumlu, kum tonlarında bir yüzey oluşturuyor.

Müzede sergilenen eserlerin büyük bölümünün taştan yapılmış olması, koruma standartlarını aşmadan doğal ışığın yoğun kullanılabilmesini sağlamış. Beton ağırlıklı yapı sistemi ise geniş hacimlerde sıcaklık değişimini en aza indirerek enerji ihtiyacını düşürüyor.

En üst katta konumlanan Tutankhamun Galerisi, 1922’de keşfedilen mezarın tüm hazinelerini ilk kez eksiksiz şekilde sergileyen 7.500 metrekarelik özel bir alan sunuyor. Atelier Brückner tarafından tasarlanan galerinin mekansal kurgusu, firavunun yaşamı, ölümü ve ölümden sonraki yaşamını anlatan sürükleyici bir anlatıma sahip.

Müzeciliğin yanı sıra koruma ve araştırma işlevlerini de içeren müze, ana yapıya tünelle bağlanan ve 17 laboratuvar barındıran koruma merkeziyle dünyanın en büyük restorasyon tesislerinden biri olarak kabul ediliyor. West 8 tarafından tasarlanan peyzaj alanları, Nil Nehri’nin tarihsel coğrafyasına gönderme yapan kamusal açık alanlar sunuyor. Büyük Mısır Müzesi, sadece turistik bir destinasyon olmanın ötesinde, kent sakinleri için yaşayan bir kamusal alan ve tarihçiler için önemli bir araştırma yapısı olarak işlev görüyor.

Fotoğraflar: Grand Egyptian Museum