Museum für Gestaltung Zürich (Zürich Tasarım Müzesi), zamanımızın en önemli küresel sorunlarından biri olan su krizine adanmış bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Kasım ayı sonunda Toni-Areal’de başlayan Water. Designing for the Future sergisi, sorumlu, sürdürülebilir ve ileriye dönük su yönetimi için yenilikçi tasarım fikirleri ve yaklaşımlarını ele alıyor.
Su, ister fazla ister yetersiz, ister temiz ister kirli olsun, doğru yönetilmesi gereken en önemli kaynaklardan biri. Bu kaynağa nasıl yaklaştığımız, gezegenimizin geleceği üzerinde önemli bir etki yaratıyor. Water. Designing for the Future sergisi, bu soruna alternatif çözümler üretebilecek uluslararası tasarım fikirlerini bir araya getiriyor. Tasarım, mimarlık, sanat ve bilim gibi farklı disiplinlerden projeler; su kıtlığı, sel, yetersiz sanitasyon sistemleri ve bozulmuş su döngüleri gibi aciliyeti olan sorunlara ilham verici çözümler öneriyor. Beş farklı bölüm ve yaklaşık 65 eserle sergi, bu yaşamsal kaynağın sürdürülebilir kullanımına dikkat çekiyor ve suyun daha yaratıcı ve dirençli bir şekilde nasıl yönetilebileceğine dair örnekler sunuyor.
Su Hikayeleri
Sergi, antik uygarlıklardan günümüze uzanan bir zaman çizelgesi ile başlıyor. Bu bölüm, suya ve onun farklı kültürlerdeki önemine dair çeşitli hikâyeler ve nesnelerden oluşan bir kolaj sunuyor. Amaç, suya dair yeni bakış açıları geliştirmek, farklı kavrayışlar uyandırmak ve bilinçli bir katılımı teşvik etmek.
Beden ve Su
Bodily Waters bölümü, bedenimizin içindeki ve dışındaki suyla olan yakın bağlantımıza vurgu yapıyor. Minik su damlacıklarını toplayıp içme suyu haline getiren bir sis toplayıcısı veya kuru tuvalet gibi alternatif sanitasyon konseptleri gibi projelerle sürdürülebilir yaklaşımlar sunuluyor.
Görünmez Su
Invisible Water bölümü, dünya çapında çıkarılan tatlı suyun yaklaşık %85’inin gıda ve hayvancılık, enerji üretimi, kıyafet, elektronik, otomobil ve yapı malzemeleri gibi günlük ürünlerin imalatına gittiğini ortaya koyuyor. Su tüketimini azaltan ve sistemik değişimi teşvik eden yeni tarım ve endüstriyel üretim konseptlerini gözler önüne seriyor. Geleneksel kimyasal boyama süreçleri yerine su kirliliğine yol açmayan doğal tekstil boya süreçleri ve şehir tarımı için güneş enerjisi ile su üreten yüzer modüler seralar bunlara örnek.
Susuz Şehirler
Son yıllarda bazı şehirlerde suyun artık musluklara ulaşmadığı bir duruma gelmiştir. 2018’de Cape Town’da yaşanan örnek ise özellikle dikkat çekicidir. Thirsty Cities bölümünde, farklı iklim bölgelerindeki seçili şehirler, su yönetimi perspektifinden inceleniyor: Chennai’de eski su sistemlerinin yeniden kullanılması, Lagos’ta yükselen deniz seviyesine karşı yüzer yapılar, Mexico City’de sistematik yağmur suyu arıtımı ve Zürih’te Sihl-Zürichsee tahliye tüneli gibi taşkın koruma önlemleri gibi çözümler tanıtılıyor.
Ekosistemler
Bu bölüm, insan müdahalelerinin uzun vadelerdeki etkilerine odaklanıyor. Nehirlerin barajlarla engellenmesi, sulak alanların kurutulması ve yer altı suyunun çıkarılması gibi uygulamalar ekosistemler üzerindeki, biyolojik çeşitlilik ve su döngüsünde önemli değişikliklere neden oluyor. Sergi, insanlarla doğa arasındaki dengeyi yeniden sağlamaya yardımcı olacak alternatif yaklaşımlar sunuyor. Endonezya’daki aşırı kirli nehirleri temizlemek için çöplerin toplanmasını sağlayan bariyerler ve plaj erozyonunu azaltan ve deniz yaşamı için habitatlar yaratan su altı yapıları gibi projeler, ekosistemlerin korunabileceğini ve yeniden dengelenebileceğini gösteriyor.
Bu sergi, Museum für Kunst und Gewerbe Hamburg ve Londra merkezli Jane Withers Studio tarafından hazırlanmıştır. 29 Kasım 2024 – 6 Nisan 2025 tarihleri arasında görülebilir.
Kaynak ve görseller Museum für Gestaltung Zürich izniyle kullanılmıştır.