ELEŞTİRİ | Patrik Schumacher’ın Venedik Mimarlık Bienali Eleştirisi: ‘%99’unda mimarlık neredeyse hiç yok’

Mimarlık eleştirisi kültürü tüm dünyada radikal bir dönüşüm geçiriyor. Hem eleştiri için kullanılan platformlar, hem yöntemi hem de tartışılan konular hızlı bir şekilde değişime uğruyor. Türkiye’de mimarlık eleştirisini daha rahat konuşulabilir hale getirme hedefiyle 9 Haziran tarihinde DAC tarafından düzenlenen ‘Yüzleşme’ başlıklı Mimari Eleştiri panel serisi de bu kültürün değişimini ve ülkemizdeki eksikiliğini gündeme getirmişti. Anlaşılan bu durum sadece Türkiye’nin gündeminde değilmiş ki Zaha Hadid Architecs’in yöneticisi Patrik Schumacher’ın geçtiğimiz aylarda Facebook üzerinden yayınladığı 1300 kelimelik sert Venedik Mimarlık Bienali eleştirisi oldukça dikkat çekti. İki senede bir düzenlenen ve mimarlık dünyasının en önemli etkinliklerinden biri olarak kabul edilen Venedik Mimarlık Bienali’nin ‘hiçbir mimarlık göstermediğini’ savunan mimar, birçok ulusal pavyonun ‘mimarlarının işlerini sergilemeyi reddettiğini’ ve ’12 pavyonda ‘hiçbir mimarlık’ görmemesi üzerine ülke sergilerini ziyaret etmeyi bıraktığını’ ifade etti.

Mimar, ‘Venice Biennale Blues’ başlıklı Facebook yazısında ‘Venedik ‘Mimarlık’ Bienali yanlış etiketlenmiştir ve mimarlık unvanını taşıma iddiasını bırakmalıdır’ dedi ve ekledi: ‘Bu unvan, hiçbir mimarlık göstermeyen bir etkinlikle ilgili olarak sadece karmaşa ve hayal kırıklığı yaratıyor.’

Schumacher’ın sert bir dille kaleme aldığı yazısında değindiği bazı diğer konular ise şöyle: ‘Venedik’i küresel mimari rehberimizin en önemli noktası olarak kabul etmekle kalmayıp aynı zamanda genel anlamda tartışmalarımızı temsil eden bir yer olarak benimsediğimizde, burada şahit olduğumuz şey disiplinin kendini yok etmesidir’. Ünlü mimar, ‘Almanya, Fransa, İspanya, Birleşik Krallık, Belçika, Hollanda, Norveç/İsveç, Finlandiya, Japonya, Kanada, Avustralya ve ABD gibi birçok ulusal pavyonun kendi mimarlarının çalışmalarını veya genel anlamda hiçbir mimarlık göstermediğini’ iddia etti ve ekledi: ‘Diğer ulusal pavyonlar hakkında bir şey bilmiyorum. 12 pavyonda hiç mimarlık göremedikten sonra umudu kestim. Bu bize ne anlatıyor? Almanya, Fransa vb. vb. vb. veya Batı dünyasında herhangi bir yerde değerli bir mimarlık mı yok?’ diye sordu.

Bienalin toplumsal sorunlara değinme kaygısının mimarlığın önüne geçmesi konusunu da eleştirdi: ‘Mimarlıktan daha önemli ve acil bir şey her zaman var gibi görünüyor’

‘Birkaç yıl önce de bütçeyi tüketen ve mekânı dolduran çok benzer bir tek satırlık mesaj vardı: inşa etmeyin, tekrar kullanın/onarın. Pavyonların arası mülteci krizi gibi güncel konuların belgeleriyle doluydu. Mimarlıktan daha önemli ve acil bir şey her zaman var gibi görünüyor. Göçmen krizini aylardır her gün televizyonda duyduktan sonra, Bienal için Venedik’e gelirken neden göçmen krizi belgelerine bakmamız gerektiği açık bir şekilde hiç sorulmamış gibi görünüyor.’

Schumacher’a göre, bu seneki bienalde mimarlığın sergilendiği tek yer Çin pavyonu oldu ve burada Neri&Hu ve Standard Architecture gibi stüdyoların dahil olduğu ‘etkileyici bir dizi proje’ gördü. Ayrıca David Adjaye’nin sergisinde de mimarlığın öne çıktığını belirtti ve bunu ‘fantastik bir istisna’ olarak nitelendirdi.

Schumacher’ın kaleme aldığı eleştiri yazısı mimarlık camiasında ciddi ses getirdi. Mimarın gündeme getirdiği çarpıcı konuların ve soruların önümüzdeki dönemde etkinlikte bir değişime sebep olup olmayacağı ise merak konusu.

Referanslar: worldarchitecture.org, dezeen.com, architectsjournal.co.uk