MERCEK | Hayati Tabanlıoğlu ve Atatürk Kültür Merkezi

Kullanıma açıldığı günden bugüne kentin kültürel yaşantısının merkezi rolünü üstlenen şehrin belki de en önemli simge yapılarından Atatürk Kültür Merkezi’nin mimarı Hayati Tabanlıoğlu 1927 senesinde Ankara’da doğmuştur. Mimarlık eğitimini 1945 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde tamamlayan Tabanlıoğlu, mezuniyetinin ardından Avrupa’ya giderek 1956 yılına kadar farklı mimarlık ofislerinde çalışmıştır. Yurt dışında Bochum Devlet Tiyatroları, Münih Ulusal Tiyatrosu gibi önemli kültür yapılarının tasarım süreçlerine dahil olmuştur ve eş zamanlı olarak yürüttüğü doktorasında tezini tiyatro yapıları üzerine yazmıştır. Bu projelerde ve akademik çalışmasında kazanmış olduğu tecrübe, mimarın Atatürk Kültür Merkezi projesindeki başarısına büyük katkı sağlamıştır. Türkiye’ye dönüşünün ardından Bayındırlık Bakanlığı’nda İstanbul Büyük Yapılar Proje Müdürlüğü görevini üstlenmiştir. Bu görevi ile birlikte şehirdeki önemli bazı kamu yapılarının mimarlığını yapmıştır. Şüphesiz bu yapılardan en unutulmazı modern mimarlığın ülkemizdeki başlıca temsillerinden biri olan Atatürk Kültür Merkezi (AKM), ilk açıldığı ismiyle İstanbul Kültür Sarayı’dır. Atatürk Kültür Merkezi, mimarlık tarihi için olduğu kadar kent belleği için de modernleşmeyi ve değişimi temsil eder. Hayati Tabanlıoğlu mimarlık pratiğinin uzun yıllarını bu yapı ile alakadar olarak geçirmiştir. AKM’nin sancılı tarihini ve yapının Hayati Tabanlıoğlu’nun hayatındaki unutulmaz yerini usta mimarın şu sözlerinden anlayabiliriz: ‘Gerçek odur ki aydın kişi yapının bitimini 23 yıl beklemek sabrını göstermek zorunda kalmıştır.’

İstanbul Operası Şantiyesi, Fotoğraf: Adil Arıkan, 1953
Rüknettin Güney ve Feridun Kip’in tahminen 1956’da revize ettikleri İstanbul Operası Projesinin Ön Cephesi

Hayati Tabanlıoğlu’nun AKM’sine geçmeden önce yapının yıllar önce başlayan ve çoğunluğu ekonomik yetersizlikler sebebiyle oldukça uzun bir sürece yayılmak zorunda kalan tarihinden söz edelim. AKM’nin ilk tohumları Mustafa Kemal Atatürk’ün talebi ile 1937 senesinde İstanbul için genç cumhuriyetin kurmaya çalıştığı değerler ile örtüşmesini hedeflediği Fransız mimar Henri Prost’un hazırlamış olduğu kent planı ile atılır. Taksim Meydanı’nda bir opera binası inşa etme düşüncesi bu plan ile başlar. Yapı ile ilgili ilk resmi adım ise ancak 1939 yılında atılabilmiştir. Henri Prost’un önerisi ile İstanbul Valiliği ve Belediyesi Auguste Perret’ten ‘İstanbul Opera ve Bale Binası’ için bir proje hazırlamasını ister. Auguste Perret İstanbul’a gelerek istenen projeyi hazırlar fakat sonrasında başlayan II. Dünya Savaşı sebebiyle Perret’nin İstanbul için hazırladığı projeler gerçekleştirilemez. Sonraki senelerde yapının projesi Rüknettin Güney ve Feridun Kip tarafından tekrar çizilir. 1946 yılında bu proje ile temelleri atılan yapı, ekonomik yetersizlikler sebebi ile tamamlanamamıştır. İşte hafızalarımıza kazınan AKM projesinin ilk adımları Hayati Tabanlıoğlu’nun 1956 senesinde İstanbul Büyük Yapılar Proje Müdürü olarak projeleri yeniden düzenlemek üzere görevlendirilmesiyle başlar.

İstanbul Kültür Sarayı Ön Cephe Fotoğrafı, 1969
İstanbul Kültür Saray Maketi, Hayati Tabanlıoğlu

Tabanlıoğlu, kent için böylesine önem taşıyan bir yapının sadece opera ve bale binası olarak değil bir kültür merkezi olarak projelendirilmesi gerektiğini savunur ve bu doğrultuda projeyi tekrar düzenler. Var olan bir iskelet ile çalışmaya başlayan Tabanlıoğlu, bu iskelete önemli ölçüde bağlı kalarak projeyi bir kültür sitesi kompleksi olarak tekrar kurgular. Tabanlıoğlu, Rüknettin Güney ve Feridün Kip tarafından çizilen projedeki klasist eğilimleri yeni projeye taşımak istemez. Taksim Meydanı’na bakan ana cephenin ikonik ve çağdaş tasarımı da bu değişim kararı sonucu ortaya çıkar. Saydamlık fikrine yoğunlaşan ve yapının kültür-sanat ile dolu iç mekanını dışarıdan olabildiğince algılanabilir kılmayı hedefleyen Tabanlıoğlu, yapının cephesi için 51m genişliğinde ve 25.90m yüksekliğinde net bir saydam yüzey planlar. Alüminyum kafes ile örtülen bu saydam cephe, karakteristik görüntüsüne böylece kavuşur. Hayati Tabanlıoğlu cephe hakkındaki çabasını şu sözlerle dile getirmiştir: ‘Bu cephenin bilhassa dünyada mevcut herhangi bir bina cephesine benzemeyen fakat bir san’at iddiasına sahip olması için bilhassa gayret sarfedilmşitir.’

Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon Fotoğrafı

Ekonomik sorunların devam etmesi ve projeye aktarılan sınırlı ödenekler sebebiyle proje yine istenilen hızda ilerletilememiştir. Yapı, nihayet 12 Nisan 1969’da İstanbul Kültür Sarayı olarak kullanıma açılır. Yapı hizmete açıldığında Avrupa’nın en büyük 2., dünyanın en büyük 4. operasıdır. Açılışının üzerinden henüz sadece 1 yıl geçmişken 27 Kasım 1970 akşamı çıkan yangında yapı kullanılamaz hale gelir. 1973 senesinde başlayan yenileme ve onarım çalışmalarını yine Tabanlıoğlu yürütür ve yapı 1978 senesinde ‘Atatürk Kültür Merkezi’ adıyla tekrar açılır.

İstanbul Kültür Sarayı Fuaye Aydınlatmaları, 1969, Fotoğraf: Gültekin Çizgen, Aydınlatma Tasarımı: Johannes Dinnebier
Atatürk Kültür Merkezi Ana Giriş Holü Fotoğrafı
Atatürk Kültür Merkezi Girişindeki Sadi Diren Tasarımı Seramik Duvar Fotoğrafı
Atatürk Kültür Merkezi Girişindeki Sadi Diren Tasarımı Seramik Duvar Fotoğrafı
Atatürk Kültür Merkezi Fuaye Tavan Fotoğrafı
Atatürk Kültür Merkezi’nde Yer Alan Sadi Diren Tasarımı Seramikleri

Hayati Tabanlıoğlu, Atatürk Kültür Merkezi’nin iç mekan tasarımına da büyük özen göstermiş, farklı disiplinlerden sanatçıları ve uzmanları daha iyiye ulaşmak adına tasarım sürecine dahil etmiştir. İç mekandaki dairesel merdiven, mimarın deyimiyle ‘adeta rampa meylindedir’ ve çelik borularla tavana asılmıştır. Medivenin orta bölümü tavana kadar uzanan yuvarlak aydınlatmalarla kaplanmıştır. Merdiven hem bir düşey sirkülasyon elemanı hem de fuayede yer alan zarif bir tasarım ögesi olarak dikkat çeker. İç mekanda Sadi Diren tasarımı mozaikler ve seramikler yer alır. Büyük fuayedeki 100 metrekarelik Hereke halısı, Cevdet Bilgin tarafından tasarlanan heykel, Oya Katoğlu ve Mustafa Pilevneli tabloları da tamamen mekana aittir ve özgündür.

Atatürk Kültür Merkezi Ön Cephe Fotoğrafı
Hayati Tabanlıoğlu ve Atatürk Kültür Merkezi

Atatürk Kültür Merkezi, 2000’li yıllardan itibaren oldukça hareketli ve tartışmalı bir sürece girmiştir. Gerek lokasyonu gerekse temsil ettiği değerler bakımından yapı, kültürel merkez olma işlevinin yanında İstanbul’un siyasi bir merkezi haline de gelmiştir. 2005 senesinde alınan yapının yıkılma kararından kamuoyunun yoğun tepkisi sonucu vazgeçilmiştir. Atatürk Kültür Merkezi, 2007 senesinde İstanbul 2 No’lu Koruma Kurulu tarafından 1. grup kültür varlığı olarak tescil edildi. 2008 yılında kapatılan yapının yenileme projesi için Tabanlıoğlu Mimarlık görevlendirildi. 2018 senesinde yapı yıkıldı ve 2021 senesinde Tabanlıoğlu Mimarlık’ın gerçekleştirdiği projeyle İstanbul’un kültürel bir simgesi olmak üzere tekrar açıldı.

Yapı, farklı ölçekteki sahneleri ve yeni proje ile eklenen birçok fonksiyonu ile Hayati Tabanlıoğlu’nun ilk kurgusundaki gibi bugün de kent için önemli bir ‘kültür sitesi kompleksi’ olmaya devam etmektedir.

Kaynaklar:

archives.saltresearch.org

mimarlıkdergisi.com

– Ganiç, K., 2016, ‘Kentsel Yapılar Üzerinden Bir Mekansal Bellek Okuması: Atatürk Kültür Merkezi (AKM)’.

Fotoğraflar: Salt Araştırma, archives.saltresearch.org