Dutch Design Week 2025, 18–26 Ekim tarihleri arasında Eindhoven’da gerçekleşti. Kuzey Avrupa’nın en büyük tasarım etkinliği olan DDW, bu yıl da onlarca farklı mekanda iklim, teknoloji, toplumsal adalet ve sürdürülebilirlik temalarına odaklanan projeleri bir araya getirdi. Biz de sergiyi yerinde gezdik ve öne çıkan projeleri sizler için derledik.


1-) Umbrella Pavilion
Umbra Pavilion, güneş enerjisinin gündelik yaşama daha güçlü biçimde entegre edildiği bir gelecek vizyonu sunuyor. Eindhoven’daki Ketelhuisplein’de sergilnen proje, gündüzleri gölgelik ve serinleme alanı sağlarken, güneşten topladığı enerjiyi akşamları spot ışıklarıyla atmosferik bir ışığa dönüştürüyor.
Proje, enerji dönüşümünü yalnızca teknik bir mesele olarak değil, aynı zamanda estetik ve mekansal bir deneyim olarak ele alıyor. Ziyaretçiler, yapının yüzeyine entegre edilen güneş hücrelerinden oluşan Heliotex kumaşın nasıl çalıştığını gözlemleyebiliyor. Pauline van Dongen tarafından geliştirilen bu yenilikçi yaklaşım, mimari ölçekte ilk kez bu projede uygulanarak, güneş enerjisini kültürel ve mekansal bir anlatıya dönüştürüyor.
Pavyonun kurulumu sırasında, yapıyı zemine sabitlemek için çok sayıda beton blok kullanılmış. Bu, aslında hafif bir strüktür öneren tasarımın sahada oldukça ağır bir çözüme dönüşmesine yol açmış. Ancak zeminin yapısı gereği, doğrudan sabitleme yapılması mümkün olmadığından bu yöntem, geçici ve güvenli bir çözüm olarak tercih edilmiş. Kalıcı bir uygulamada, çevredeki yapılarla veya özel üretilmiş strüktürlerle bütünleşen daha hafif bir yerleşim sistemi mümkün olabilir.
Yaklaşık 40 m²’lik alanda 147 organik güneş modülü barındıran pavyon, 3.000 W enerji depolayabiliyor. Bu özellikleriyle Umbra Pavilion, kamusal alan, cephe ya da geçici festival yapıları gibi farklı ölçeklerde enerji üreten mimari sistemlere dair yeni olasılıklar sunuyor.


2-) Gaza Travel Agency
Gaza Travel Agency projesi, 1948’den bu yana topraklarından koparılan Gazze halkının “dönüş hakkı” fikrini ele alıyor. Ziyaretçiler, “eve otobüsle dönme” eylemini simgeleyen kurgusal bir seyahat acentesinde dönüş rotalarını, duygularını ve olasılıklarını keşfedebiliyor. Proje, “dönüşün” insani, yasal ve sürdürülebilir tek çözüm olduğunu vurguluyor. MU Art Hybrid House’un önündeki Plug-in City’deki konteynerlerden birinde sergilenen bu proje, yalnızca bir sergi değil; gönüllülerin etkinlik boyunca aktif olarak yer aldığı, izleyicilerle doğrudan etkileşim kurulan bir diyalog alanına dönüşüyor.

3-) Oryza: Healing Ground
ORYZA: Healing Ground, artırılmış gerçeklik (AR) ve yapay zeka anlatımını bir araya getiren interaktif bir yerleştirme. ABD’deki siyah çiftçilerin tarım teknolojisine yaptıkları ancak tarih tarafından silinmiş katkıları görünür kılmayı amaçlıyor.
Proje, geçmişte köleleştirilen toprak emekçilerinden günümüzün genç siyah çiftçilerine uzanan bir hikâyeyi anlatıyor; bu çiftçilerin topraklarını yeniden sahiplenme hareketini, gıda egemenliği ve sürdürülebilirlik bağlamında ele alıyor. Aynı zamanda ORYZA, teknolojinin tarihi hem koruma hem de silme gücünü sorguluyor, dijital araçların geçmişi nasıl şekillendirdiğine dair eleştirel bir bakış sunuyor. Next Nature Museum’un girişinde sergilenen bu proje, ziyaretçilerin yoğun ilgisini çekti; pek çok kişinin soru sorduğu, etkileşime girdiği bir proje oldu.

4-) Fit-to-farm Models for Biomanufacturing
Hollanda’nın kuzeyi, ülkenin büyük kısmının su altında kalan alanlarına yakın ve geleceği iklim değişikliği nedeniyle belirsiz bir bölge. Bu bağlamda Veenweide Atelier, Friesland’daki en geniş kesintisiz bataklık ve sulak alanlardan birinde yürütülen, bu coğrafyaya özgü bir eko-sosyal tasarım laboratuvarı olarak öne çıkıyor. Sanatçı-tasarımcı Henriëtte Waal ve Arcadia Foundation tarafından başlatılan bu proje, çiftçiler, bölge sakinleri, doğa yöneticileri, bilim insanları ve tasarımcıları bir araya getiriyor. Amaç; iklim, biyoçeşitlilik ve insan yaşamının kesiştiği bu hassas ekosistemde, bu alanların yaşanabilir ve dayanıklı kalmasını sağlamak.
Proje kapsamında, Faber Futures adlı stüdyo, toprak ve gübrede bulunan pigment üreten bakterilerle sürdürülebilir tekstil boyama yöntemleri geliştiriyor. Friesland’daki çiftçiler ve mikrobiyologlarla birlikte, tarımsal atıkları bu bakteriler için besin olarak kullanıyorlar. Ortaya çıkan büyük ölçekli kumaş baskısı, insan, bitki ve bakteriler arasındaki işbirliğini somutlaştırıyor; renkler, bakterilerin doğal pigmentleri aracılığıyla kumaşa aktarılmış oluyor.

5-) Designing Democracy
Designing Democracy sergisi, bölünme ve belirsizlik zamanlarında demokratik süreçlerle nasıl ilişki kurduğumuzu yeniden düşünmeye çağırıyor. Ziyaretçileri gözlem yapmaya, konuşmaya, hayal etmeye ve birlikte harekete geçmeye davet ediyor. Amaç, çoğu zaman uzak ve anlaşılmaz hale gelen demokratik pratikleri herkes için erişilebilir ve katılımcı kılmak.
Sergi, Strijp-S bölgesinde, Foundation We Are’ın ev sahipliği yaptığı eski bir Philips binasında yer alıyor. Bina bir tür pasaj gibi işliyor; bir ucundan Delft merkezli öğrenci ve sanatçıların ortaklaşa yürüttüğü Emergence Delft, Am I Alive ve Re:Subjected sergisiyle giriyor, ardından Designing Democracy’yi gezip Wool: (Re)discovered sergisiyle dışarı çıkıyorsunuz. Bu akış içinde Designing Democracy, kamusal alanın, konuşmanın ve katılımın nasıl yeniden kurulabileceğine dair düşünmeye davet eden bir durak gibi konumlanıyor.



6-) Wool: (Re)discovered
New Order of Fashion, DDW’de dokuz gün boyunca yünün yeniden kullanım potansiyelini keşfetmeyi hedefleyen farklı programlar sundu. Bu sergi ve etkinlikler dizisi, uzun yıllar boyunca değerini yitirmiş bu doğal malzemenin sürdürülebilir moda anlayışındaki yerini yeniden düşünmeye odaklandı. Ziyaretçiler, tasarımcılar ve uzmanlar, interaktif sergiler, atölyeler ve konuşmalar aracılığıyla yünü farklı açılardan ele aldılar. Claudy & Jesk Jongstra’nın LOADS Collection’ı, Femke de Vries ve Lottozero gibi ortaklarla birlikte yürütülen program, yünün döngüsel bir gelecekteki rolünü yeniden hayal etmeye olanak sağlıyor.

7-) Noff Studio | Folk
Broomcorn (süpürge otu), dayanıklı lifleri nedeniyle süpürge gibi farklı ürünler yapmak için kullanılan bir bitki. Küresel ısınmayla birlikte soğuk bölgelerdeki çiftçiler olabildiğince az su isteyen ve katma değeri yüksek olan yeni ürünler geliştirme arayışında.
Noff Studio, Dutch Design Week 2025 kapsamında bu bitkinin hem estetik hem de işlevsel potansiyelini araştırarak, tarım pratiklerini ve çevremizle kurduğumuz ilişkiyi yeniden düşünmeye davet ediyor. Proje, süpürge otunun mütevazı kökenlerinden yola çıkarak onu çağdaş tasarımda yaşayan, sürdürülebilir bir malzeme olarak yeniden hayal ediyor. Bu bitkinin yalnızca süpürge olarak kullanımını değil, farklı formlara ve işlevlere dönüşebilecek potansiyelini araştıran çeşitli prototipleri sunuyor.


😎 Ultra-Low Definition Dreamscapes
Dream Recorder projesi, kullanıcıların rüyalarını düşük çözünürlüklü görsel alanlara dönüştürmelerine olanak tanıyor. Uyandıktan sonra rüyalarını sesli olarak anlatan kullanıcıların, bu anlatım rüyanın seçilen estetikte bir “rüya manzarasına” dönüşmesini sağlıyor. Cihaz, bir haftalık rüya arşivi oluşturmak için yedi kayıt alanı sunuyor ve kullanıcıların rüyalarını yeniden izleyip üzerine düşünmelerine imkân tanıyor. Tamamen açık kaynaklı olan proje, kodları, donanım belgeleri ve karanlıkta parlayan 3D baskı kabuğuyla GitHub üzerinden erişilebilir; basit bileşenlerle herkes kendi Dream Recorder’ını monte edebiliyor.
Bu projeyi seçkiye dahil etmemin nedeni yalnızca teknolojik yeniliği değil; projeler arasındaki zamansallık ilişkisini vurgulaması. DDW’deki bazı çalışmalar geçmişle hesaplaşmayı, bazıları mevcut krizlerle başa çıkma yöntemlerini ve gelecekteki olası krizlere çözüm arayışlarını ele alırken, Dream Recorder kişisel rüyalarımızı merkeze alıyor. Rüyalar, zamansız bir alan sunarak hem geçmişi hem de geleceği içinde barındırabiliyor. DDW’nin teması olan “Past. Present. Possible.” tasarım aracılığıyla kendimizi zamanın neresinde konumlandıracağımızı farklı projeler üzerinden sorgulatıyor.
Dutch Design Week 25, yalnızca iyi tasarlanmış çözümlerin sergilendiği bir etkinlik değil; denemelerin, araştırmaların ve prototiplerin yer aldığı, tasarımla doğrudan ilgisi olmayan kişilerin de katılımına açık bir platform. Etkinlik, dünyayı saran krizlere ve çıkmazlara dikkat çeken, tartışma alanı açan projelere ağırlık verirken ziyaretçilere geçmişi hatırlamak mı, şimdiyi yaşamak mı, yoksa geleceğe mi yönelmek istediklerini sorgulatan bir deneyim sunuyor.





















Yorum Yazın!