Luigi Rovati Vakfı Müzesi

Bolonya merkezli mimarlık ofisi Mario Cucinella Architects, Milano’nun 19. yüzyıldan kalan tarihi binası olan Bocconi-Rizzoli-Carraro sarayını, geçmiş, bugün ve gelecek arasında köprü kuran Luigi Rovati Vakfı Müzesi’ne dönüştürdü. Yapının tarihi dokusunu koruyarak Etrüsk mezarlarından ilham alınmış mağara benzeri katmanlı ve gizemli atmosfer oluşturulan bodrum katta eski ve yeninin birlikteliği sağlanmış. Tarih, sanat ve bilim alanlarında geleceğe ışık tutarak manevi bir sığınak yaratmayı amaçlayan müzede antik eserlerin yanı sıra Alberto Giacometti, Pablo Picasso, Arturo Martini, Lucio Fontana ve William Kentridge gibi çağdaş sanatçıların eserleri de bulunuyor. Luigi Rovati Vakfı Müzesi, dünyanın ilk Etrüsk kültürü yeraltı müzesi olma özelliği göstererek Milano’nun ilgi çeken müzeleri arasında yerini alıyor.

Milano Corso Venezia’da bulunan ve ismini doktor, araştırmacı ve ilaç girişimcisi Luigi Rovati’den alan müzenin tasarımı için tüm alanın yeniden planlanarak 19. Yüzyıl döneminden kalma saray binasının ve bahçelerinin restorasyonu ve iki yeraltı katının genişletilmesi sağlanmış. Etrüsk medeniyeti hakkında araştırmalar için akademik bir alan sağlayarak özel konferanslarla tarihi ve kültürel bilgilere ulaşmaya imkan sunan müze, sadece bir sergi mekanı olmakla kalmıyor, aynı zamanda eski kalıntıların korunması, araştırılması ve geliştirilmesini amaç edinen açık hibrit bir alan kurgusu benimseyen bir kültür merkezi oluyor.

Müzenin bina programında sergi alanları, geçici gösteriler için alanlar, çalışma ve araştırma odaları, çocuklar için oyun alanı, mağaza, kafe, ofisler, konferans salonu, restoran ve sergileri içeren bir bahçe gibi çeşitli fonksiyonlar yer alıyor. Müzedeki sirkülasyonla tanımlanan gezi rotası, metaforik olarak aşağıdan başlayarak yukarı katlara doğru ilerliyor.

Ana sergi alanının yer aldığı bodrum katı, Cerveteri’nin Etrüsk mezarlarından esinlenilerek tasarlanan dört kubbeli oda boyunca düzenlenmiş mağara benzeri bir form ile çevrelenmiş. Etrüsk uygarlığının gizemli bir atmosferini yansıtan iç mekan, diğer mekanlarla tezatlık gösteriyor.

Her biri yaklaşık 5 cm kalınlığında ve yaklaşık 1 metre uzunluğunda olan 30.000 parça taş, katman katman üst üste bindirilerek üç dairesel ve bir büyük oval yeraltı sergi alanı oluşturuyor. Toskana’daki Firenzuola ocağından çıkarılan pietra serena taşları arasındaki kumtaşının oluşturduğu boşluklar nefes alan bir duvar oluşturarak iyi bir hava sirkülasyonu sağlıyor.

Taş bir merdiven, bodrum katından giriş salonuna doğru ziyaretçileri yönlendiriyor. Müzenin zemin katındaki geniş fuaye, kitap ve tasarım dükkanı, kafeyi iç bahçeye bağlayarak müzenin peyzaj ile entegrasyonunu sağlıyor.

Mimar Filippo Perego tarafından 1960’lı yıllarda tasarlanan dekorasyonlar, kumaş döşemeler, 18. yüzyıl mobilyaları, ahşap lambri ve mermer gibi malzemelerin yer aldığı müzenin iç mimarisi zarif bir şekilde restore edilmiş.

İkinci kattaki ek alan, geçici etkinliklere ve sergilere ayrılmışken, üçüncü katta bir restoran yer alıyor. Bodrumun altındaki ek bir kat, Luigi Rovati Vakfı Müzesi’nin çalışma koleksiyonunu barındırıyor.

İç mekanlardaki renk kombinasyonu, sanat eserleri ile bütünlük gösteriyor ve odayı sanat ve mimari arasında mecazi bir diyalogla dolduruyor. Cucinella, bu iki disiplininin kesişimini şu sözlerle ifade ediyor; “Duyguları, hayal gücünü ve hatıraları harekete geçirerek bizi etkiliyorlar. İnsanların dikkatini çekmenin bir yolu, sürdürülebilirliğin en gerçek ifadesi.”

 

Proje Yılı: 2022

Lokasyon: Milano, İtalya

Mimar: Mario Cucinella Architects

Fotoğraflar: Duccio Malagamba, Mario Cucinella Architects