Türkiye’nin Çöl İklimine Sahip Tek Bölgesinde Bir Vaha: SCADA Binası

Türkiye’nin çöl iklimine sahip tek bölgesi Konya’nın Karapınar ilçesinde inşa edilen Kalyon Karapınar 1.350 MWp GES – SCADA Merkezi Kontrol Binası, Bilgin Mimari Tasarım imzası taşıyor. Jüri üyeleri arasında Refik Anadol, Deniz Aslan, Murat Tabanlıoğlu, Melike Altınışık, David Green gibi isimlerin yer aldığı 2019’da açılan bir yarışma sonucu 1.cilik ödülü alarak hayata geçirilen yapı, 2023 yılında faaliyete geçti. Tarım için elverişsiz hale gelen, ancak çöl iklimine sahip olması sebebiyle önemli bir enerji kaynağı potansiyeli taşıyan bölgedeki 20 kilometrekarelik alan, enerji ihtisas alanı olarak belirlenerek Kalyon Enerji tarafından güneş enerjisi santrali kuruldu. Santral aynı zamanda Avrupa’nın en büyük güneş enerjisi santrali olma özelliğini taşıyor.

Kalyon Karapınar Merkezi Kontrol Binası’nın tasarımında ‘hiçliğin ortasında yere ait bir yapının nasıl tasarlanacağı’ sorusundan hareketle bağlamla güçlü bir ilişki kurulması amaçlanmış.

Santralin işleyişi, Merkezi Kontrol Binası üzerinden yürütülüyor. Bu yüzden Scada Binası’nın temel işlevlerinden biri de santralin kontrolünü sağlayan teknolojik bir altyapı sağlamak. Ancak yapı bu altyapıyı sağlamanın ötesinde, sürdürülebilir enerji teknolojilerini temsil eden bir arayüz olarak ele alınmış. Bölgedeki 3.2 milyon güneş panelinin uzantısı olan bu arayüz, mevcut güneş panellerine 40 metre mesafede ve aynı doğrultuda, gölgesini paneller üzerine düşürmeyecek bir alanda konumlandırılmış.

Bulunduğu coğrafi yön, çevrelediği mekan ve ışık ihtiyacı, dış yansıtma oranı gibi parametreler doğrultusunda tasarlanan cephe, kendini tekrar etmeyen bir örüntü oluşturuyor. Yansıtıcı yüzeyi sayesinde malzeme renk değiştirerek günün her saati ve farklı hava koşullarında dinamik ve farklı bir ambiyans sunuyor.

Yapının tüm teknik odaları bodrum kata konumlandırılarak zemin kotunda maksimum düzeyde şeffaflık sağlanmış. 20 kilometrekarelik düz bir alanda ve yerden 150 cm yükseklikte konumlandırılan güneş panelleri, tüm bölge için adeta yeni bir zemin kotu oluşturuyor. Yerden kopuk olma hali, yapının bulunduğu coğrafyada yeni ve yabancı olma durumunu vurguluyor. Yükseltilmiş yapıya, hafifçe yükselen bir rampayla giriliyor.

Yapının merkezinde, bölgedeki kurak dokuya tezat oluşturan zengin bir peyzaj avlusu konumlandırılmış. Bu avlu, yapıdaki çalışma alanları ve ortak alanlara açılan yeni bir cephe yaratırken, zengin peyzajıyla adeta bir vaha oluşturuyor. Avlu, yapının fonksiyonel bir parçası olmasının yanı sıra, pasif bir iklimlendirme aracı görevi de görüyor.

Fuaye alanı, avlu cephesi ile ziyaretçilerini karşılıyor. Kafeterya ve çok amaçlı salona uzanan bu mekan dizisi, farklı organizasyon, etkinlik, panel ve atölye çalışmalarına ev sahipliği yapıyor.

Cephe tasarımı, yapının enerjisinin titizlikle kullanılmasını sağlarken, yapı kimliğinin önemli bir parçası olarak görev alıyor. İki cidardan oluşan cephenin ana cephesi, üzerine düşen radyasyonu en aza indirgeyecek şekilde tasarlanmış. İkinci cephede ise yılın büyük bir bölümü maruz kalınan yüksek ısının iç mekanlara ulaşmasını engellemek için cidarı dört farklı geçirgenlik seviyesinde toplam 7200 paslanmaz çelik kullanılmış.

Bilgin Mimari Tasarım Ofisi, projeyi şu sözlerle özetliyor: “Çöl gibi zorlu bir coğrafyada, ufuk çizgisine kadar uzanan düz bir topoğrafyada yeni enerji teknolojilerini temsil eden bir arayüz…”

Fotoğraflar: Egemen Karakaya