Mimarlıkta yeni yapay zeka teknolojisi: Midjourney

Tasarım da dahil birçok sektörde yapay zeka ve teknoloji sıklıkla kullanılmakta. Artificial Intelligence (AI) – Yapay Zeka, mimari görselleştirme ve dijital 3 boyutlu mekan tasarımlarına, ‘Metaverse’ den sonra yeni bir soluk getiriyor. Online bir platform olan MidJourney, yazılıma girdiğiniz metne dayalı olarak sanat üretiyor ve bu şekilde bir nevi hayal gücünüzdeki tasarımın görsel sunumunu yapıyor. Fikrinizi bir dizi anahtar kelimeyle açıkladıktan sonra program girdiğiniz bu kelimeleri yorumlayarak ve yapay zeka kullanarak benzersiz bir sanat eseri oluşturuyor. Tasarımcıların bu yeni yaratıcı kodlama teknolojisi ile oluşturdukları görsellerin bazılarını sizin için derledik.

Mohammad Qasim Iqbal’in ‘İpek ve Taştan Barok Cepheler’ serisinde malzemelerin birbiri üzerine geçmesiyle gerçeküstü bir görüntü elde edilmiş. İtalyan mimar Francesco Borromini’nin dalgalı formlar ve geometrik şekiller içeren barok motiflerine ipek ve taştan oyulmuş cephe kompozisyonu önerisi eklenmiş. Mohammad Qasim Iqbal konsept çalışmasında, barok mimarinin teknik ve teorik unsurlarını keşfederek, cephedeki hareketliliği sağlamış. Malzemelerin ve formların kusursuz bir şekilde birleşmesi ve bulanıklaşması; izleyiciyi taş ve ipek arasında ayrım yapmadan önce daha yakından incelemeye yönlendiriyor.

Mısırlı tasarımcı Hassan Ragab, Midjourney’in mimari tasarıma kattığı artıları; sanatsal değerlilik, hız ve hareketlilik, limitleri ortadan kaldırıp özgün mimari ilhamlar oluşturması olarak açıklıyor. Sanatın sonsuz çeşitliliğinin bulunduğunun göstergesi olan Ragab’ın tasarımları, organik formlar oluşturarak boşluk ve doluluk etkisinin mekanlarda oluşturduğu etkileri inceler nitelikte. Tasarımları arasında mimari cephenin kuş tüyü ile entegrasyonunu sağlayan görsel serisi de bulunuyor.

İsveç’li mimari tasarım ofisi ‘Studio Arkhagen’, yaratıcı dijital mekan konsept tasarımları üretiyor. Bu seride aldığımız cephe tasarımı; Gaudi’nin organik sürrealist tasarımlarından ilham alarak ‘bina cephesi, pembe hortensia, Gaudi’ anahtar kelimeleri ile oluşturdukları konsept. Çiçeklerin cephede oluşturduğu girintili formlar ile gölgelerin tasarımda etkili olduğu tasarım, Gaudi’nin Casa Batlló eserinden ilham aldığını inkar etmiyor.

Multidisipliner tasarımcı ve Zaha Hadid Architects’te çalıştıktan sonra kendi şirketini kuran mimar Chantal Matar ise üretken sanat biçimlerinin sınırlarını zorlayarak sanal gerçeklik dünyasında akışkan bir dil oluşturuyor. Soyut iç mekanlar serisinde hayali mekan kurgusu, yapay zeka ile görsel bir çıktıya imkan sağlıyor. Chantal Matar’ın oluşturduğu mimari görselleştirmelerin ana odağı ‘Unutulan Mekanlar’ şeklinde sanatsal bir ütopya…

Hayal gücünün sınırlarını zorlayan yapay zeka programları tasarımda sonsuz yöntem ve şeklin olduğunu gözler önüne sermekle birlikte mimari tasarımcılara bir rekabet ortamı da oluşturuyor. Uygulama yönünden tartışılır görsellerin Metaverse üzerinden sanal mekanlar oluşturması daha mümkün görünüyor.

 Kaynaklar: designboom.com, parametric-architecture.com