Çeşme Evi

Mimarlık Ofisi: Mimat Mimarlık
İşveren:

Projenin Yeri: İZMİR/ÇEŞME
Proje Tipi: Konut
Proje Yılı: 2022
Web Sitesi: https://www.mimat.com.tr/
Fotoğraflar: Mimat Mimarlık

Proje Künyesi / Metni

Bu proje modern bir mimari yaklaşımla bir yaşam makinesinden öte duygu ve enerji üzerine kurgulanmış bir senaryo ile başlamış; içinde bulunmaktan keyif duyulacak beraberce vakit geçirmeye zemin hazırlayacak huzurlu ve dingin bir ambiyans sağlayacak mekanlar hayal edilerek tasarlanmıştır. Tüm yapılan müdahalelerde, seçilen malzemelerde ve peyzajda Akdeniz mimari ruhu, ögeleri ve dokusu olmasına öncelik verilmiştir. Projenin çıkış noktası aynı bahçe içinde kot farkı ile ayrılmış birbirine bakan iki evin oldukça hareketli mevcut mimarisini sadeleştirmek, bitki örtüsünden faydalanarak binaların yoğunluk hissini mümkün oldukça azaltmak ve iç-dış ayırımını geçişken hale getirmekti. Planlama ihtiyaç listesinden öte evlerin arazi içindeki konumu ve güneşin seyri göz önünde tutularak günün her saatinde mekanların nasıl yaşanacağı düşünülerek tasarlanmıştır. (havuz, pergola, yemek alanı) Evlerin mevcut mimarisi kübik ama son derece hareketli olup birtakım eklentiler, girintiler ve çıkıntıların verdiği bir kalabalık söz konusuydu. Kutu kutu olan bu hacimleri az bir müdahale ile eklentilerden kurtarıp evleri daha sakin ve peyzajla bütünleşen, mimari anlamda homojen bir bütüne getirmek hedeflenmiştir. Bunu sağlayabilmek için de Akdeniz mimarisinde de çok görülen kolonlar üzerinde bir pergola cephe boyunca uzanarak bütün alt katı bütünleyecek, dışarda bir yaşam alanı oluşturacak ve evin yatay olarak okunmasını sağlayarak evleri alt ve üst kat olarak basit bir mimari dile dönüştürecekti. Pergolayı hafifletmek ve doğayla bütünleşmek adına belirli bir kısımda çatı boşaltılarak zeytin ağaçlarının cepheye katılması, kapalı bölümde ise çatı bahçesi yapılarak yine binanın bitkiler büyüdükçe yeşillikle bütünleşmesi be böylecd birbirlerine bakan kütlelerin zamanla bitki ile kaplanarak betonarme görüntüsünün hafifletilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca iki evin ortasında bulunan havuz son derece nahoş bir istinat duvarı ile tüm arsayı bölerken görüntüyü hafifletecek kademeli çiçeklikler, doğal taşlı bir doku ve aydınlatmanın yardımıyla iki bina arasındaki keskin sınır parçalanıp diyalog güçlendirilmiştir. Binada her cephede açılan ilave pencerelerle iç ve dış sınırlar en aza indirgenmiş, bahçenin evin her mekanında hissedilmesi, günün değişen ışığını ve doğayı her noktadan yakalayacak geçişken bir mimari amaçlanmıştır: Mutfaktan yemek bölümüne açılan yatay pencere , salonda ilave edilen pencere, merdivendeki büyük dikey pencere, her banyoda özellikle yer alan pencereler farklı perspektifler sunarken cephelerdeki konumlarıyla klima yerine doğal bir havalandırma sistemi de sağlamaktadırlar. Hatta tadilat yapılan odalarda evin eski ruhunu (Genius logi) korumak adına muhafaza edilmiş pencereler manzaradan beklenmedik bir açı sunarken çiftli havalandırmayı da sağlamaktadır. Pergolanın çöl bitkileriyle oluşturulan yeşil çatısı, klimaya alternatif pervaneler ve doğal havalandırma, su arıtma sistemi gibi çözümler ilk etapta uygulama maliyeti yüksek olmasına rağmen gittikçe önem kazanan ekolojik denge sürdürülebilirlik düşüncesiyle tercih edilmiştir. Evin dışı gibi içini de sadeleştirmek doğa ile olan sınırları geçişken hale getirmek fikriyle evin fonksiyonel programı da basitleştirilerek tamamen en gerekli mekanlara indirgenmiştir: Dolayısıyla ev koridorlar, ara bölüntüler ve duvarlardan arındırılarak mekanlara birçok fonksiyon kazandırılmıştır: Beraberce yemek veya çalışmak için kullanılan açık mutfak (evin kalbi) dışarıya açılan penceresi sayesinde yemek köşesi ile buluşur. Üst kat ise koridora açılan odalar yerine eski Türk evlerindeki mantıkla (hayat) gerektiğinde kapanabilen katlanır bir bölme sistemi ile çözümlenmiş olup yaşam alanı gerektiğinde ofis gerektiğinde misafir odası veya tv odası olarak kullanılırken gün ışığı ve peyzaj mümkün olduğunca eve dahil edilmiştir. Dış mekandan içeri doğru uzanan homojen renk ve doku paleti doğanın ve sanat eserlerinin rengini ön plana çıkarırken dinginlik ve sadelik iç mekanda da ana tema olarak devam eder. (Mimar olarak zaten fazlasıyla renk, malzeme ve mobilyaya doymuş olduğumdan bu mekanda ruhum hep bir dinginlik ve boşluk hissini arıyor, evin dışı gibi içini de sadeleştirmek doğa ile olan sınırları geçişken hale getirmek istiyordum.) Beyaz tonları ve doğal dokuda malzemeler tercih edildiği kurguda pütürlü dış cephe boyası, havuzun Alaçatı taşı duvarı, dış mekanlarda kumlanmış doğal taş zemin, ham ahşap özel üretim parke, yerinde imalatçıyla çalışılarak yapılan mikro beton zemin, ipten üretilen tasarım lambalar, özel üretim seramik sehpa ve hafif beton yemek masası da bu düşünceyle seçilmiştir. Aynı fikir ile konstrüksiyon sedirler, ara bölmeler gibi çoğu mobilya da mimarinin bir parçası olarak çözümlenmiş mümkün olduğunca az hareketli mobilya ve az çeşitte malzeme kullanılarak bayağı bir tasarruf sağlanmıştır. (Pergoladaki sedir, içerdeki oturma alanı olarak uzayan şömine seti, duvardan çıkan raflar…) Aydınlatmaya özel bir önem verilmiş olup tavan yüksekliğini düşürmemek için hiçbir yerde asma tavan yapılmamış ve seçilen aydınlatma elemanları günün saatine göre farklı ambiyanslar yaratacak şekilde belirlenmiştir. Seçilen tüm malzemelerde doğallık esas tutulurken olup Akdeniz iklimine özgü endemik bitki örtüsünden başlayarak yerel mimari dikkate alınmış, pazarlardan toplanan kilim yastıklar, ev içinde kullanılan brüt taş antik lavabo gibi öğeler modern tasarımlarla birleştirilmiştir. Özgün tasarımlar ev sahibinin uzun seneler mimarlık serüveni boyunca biriktirdiği tasarımcı dostları, iş ortakları olan ekibi (metal ustası, mermerci, marangoz) içlerinde sanatçı olan arkadaşların hediyesi olan sanat eserleri ve aksesuarların (Fotoğraflar, metal plakalar, seramikler, baskılar…) her biri özel tasarlanmış olup evi tamamlamakta ve mekanın ruhuna ayrı bir anlam katmaktadır.