Modanın başkenti Milano’da geçtiğimiz hafta Milano Moda Haftası 2026 koleksiyonu heyecanı vardı. Koleksiyonların yanında sahne tasarımlarının da konuşulduğu etkinlikte ünlü markaların podyum tasarımları, mimariyle modanın kesişimini sundu. Bu yıl öne çıkan defilelerde, tasarımcıların yarattığı mekânlar, koleksiyonların hikâyesini de güçlendirdi. Tasarımda iki farklı disiplini buluşturan ve izleyicilere unutulmaz bir görsel deneyim sunan podyum tasarımlarını sizler için derledik.
Marc Newson imzalı FENDI SS26 Podyumu
Marc Newson, FENDI’nin SS26 defilesi için canlı piksel kutularından oluşan bir alan yarattı. Palazzo Fendi’de yer alan podyumdaki renkli kutular, yorganların kompozisyonundan ve çiçeklerin görünümünden ilhamla tasarlanmış. Farklı boyut ve yüksekliklerde istiflenerek hareketli bir manzara görünümüne sahip kutular yukarıdan bakıldığında da dijital görüntünün pikselleri gibi görünüyor. Tasarım, modeller yürüdükçe desen değiştirerek koleksiyonla güçlü görsel etkileşim kuruyor.
Newson’ın seti, koleksiyonun beyazdan sarıya, turkuazdan kırmızı, pembe ve mercana kadar olan renk sıralamasını mekanda yansıtıyor. Organze, jakar, pamuk, deri ve teknik kumaşların kullanıldığı giysiler; piksellerin oluşturduğu sahne üzerinde dikkat çekti. Defile boyunca Frédéric Sanchez’in, İtalyan sineması, opera ve elektronik müzikten alıntılar içeren bestesi eşlik ederken, sahne ve müzik bir araya gelerek bütünsel bir deneyim sundu.
6AM’in Murano Camlarıyla Bottega Veneta SS26
Bottega Veneta’nın 2026 Yaz defilesinde 6AM imzasını taşıyan Murano üfleme cam tabureler sahneyi renklendirdi. On farklı renkten oluşan oturma birimleri, su ve deniz dalgalarını anımsatan yüzeylere sahip. Bu özel tasarım, markanın Venedik zanaatkârlığına duyduğu saygıyı koleksiyonla bütünleştiriyor.
Birbirinden farklı cam tabureler, ışık kırılımı ve gölge oyunlarıyla okyanus dalgalarını yansıtma etkisi veriyor. Murano adasında geleneksel yöntemlerle üretilen bu parçalar, işlevselliğin yanı sıra estetik bir kimlik de taşıyor.
Matthieu Blazy’den Bottega Veneta’nın “The Ark” Podyumu
Bottega Veneta’nın 2025 İlkbahar defilesinde kreatif direktör Matthieu Blazy, izleyicilere çocukluğa dair eğlenceli bir deneyim sundu. Tavşanlardan pandalara, balinalardan uğur böceklerine kadar farklı hayvan figürlerinde tasarlanan deri puflar, izleyicilere oturma alanı sağladı. Nuh’un Gemisi’nden ilham alınarak “The Ark” adını taşıyan bu tasarım, defileye masalsı bir hava kattı.
Blazy, bu puflarda 1968’de yaratılan ikonik Sacco sandalyesinin rahat siluetinden esinlenmiş, ancak hayvan anatomilerini çağrıştıran sırtlıklarla onları yeniden yorumluyor. Tümü deriyle kaplanan puf tasarımları, moda şovlarında kullanılan geleneksel sandalyelerden farklı olarak moda severleri defilenin atmosferine dahil ediyor.
Diesel’in 14 Ton Denim ile Kaplanan Podyumu
Diesel, Milano Moda Haftası’nda çevresel farkındalığı öne çıkaran bir sahne tasarımına ev sahipliği yaptı. 2025 İlkbahar-Yaz koleksiyonunu sunan podyum, 14,8 ton denim artığı ile kaplanmış. Tasarımcı Sayan Benbady tarafından hazırlanan sahnede mavi denim yığınları ve dikdörtgen sütunlar yer aldı. Bu sütunlar yapıştırıcı kullanılmadan inşa edilerek defile sonrasında geri dönüşüm için yeniden kullanılabilir hale getirildi.
Sahne, markanın ikonik denim mirasını vurgularken sürdürülebilirlik mesajı da veriyor. Koleksiyonda yer alan 70’ten fazla tasarım, bu deneysel estetiği podyumla bütünleştiriyor. Modellerin taktığı soluk mavi kontakt lensler ise çevrelerindeki denim tonlarıyla uyum sağlayarak defilenin bütüncül bir görsel deneyim sunmasına katkı sağladı.
Yorum Yazın!