KAAT Architecture + Urban, Türkiye’nin Ürgüp ilçesinde düzenlenen Odak Ürgüp Kentsel Tasarım Yarışması için tasarladığı “Dokuma Zeminler” projesiyle Satın Alma Ödülü’ne layık görüldü. Proje, Ürgüp’ün kültürel ve tarihi kimliğini çağdaş bir mimari anlayışla yeniden yorumlayarak kent merkezini sosyal ve kültürel bir odak noktası haline getirmeyi hedefliyor.
İthal edilmeden önce Anadolu topraklarını süsleyen o eşsiz kilimleri bilir misiniz? Bozkırın desatüre tek renkli coğrafyasını zengin ve sessiz iç dünyaların dışa vurumu olan bu el emeği dokumalar süslerdi. Yaşar Kemal, Yakup Kadri ve Sabahattin Ali romanlarından bildiğimiz gibi, Anadolu sert coğrafyasıyla olduğu kadar insanının ketum ama içsel olarak zengin dünyasıyla da bilinir. Anadolu insanı duygularını, dertlerini ve hayallerini sözcüklere değil, sanatıyla dokuduğu halı ve kilimlere işler. Böylece, coğrafyanın tekdüze görünümüne armağan edilen renkli dokumalar, toprakla insan arasında bir diyalog kurar ve bir kültür mirası yaratır.
Temenni Tepesi’nin eteklerinde yer alan proje alanı, bugün terminal ve otopark olarak kullanılmasına rağmen, derin tarihi ve kültürel bağlarıyla dikkat çekmektedir. “Dokuma Zeminler” adlı bu proje, Temenni Tepesi’ne bir altlık oluşturmayı ve Anadolu’nun o zengin kültürünü çağdaş bir dille yorumlamayı hedefliyor. Farklı doğal taşların çeşitli yüzey dokularıyla meydana serilmesi, adeta bir kent kilimi oluşturuyor. Anadolu’nun geleneksel motiflerinin zemin tasarımında yeniden hayat bulduğu bu proje, Ürgüp’ün sakin dokusunu bozmadan, çağdaş bir hareketlilik yaratıyor.
Araç trafiğinden arındırılan alan, yerel halk ve turistler için yavaşlatılmış bir sosyal merkez olarak tasarlanmıştır. Çarşı yapısı, meydan dokusuna uyum sağlayan serbest planıyla kültür, sanat ve ticaretin buluştuğu bir merkez yaratıyor.Meydanın merkezine yerleştirilen su hatları ve kuru havuz kompozisyonu, yıllar önce kaybolmuş Kanlıca Deresi’ni hatırlatarak kentsel bellekte suyun önemini yeniden vurguluyor.
Yapılar ise meydanı çevreleyen bir kurgu içinde, Temenni Tepesi’ni odak noktası olarak vurgulamakta. Cephe tasarımlarında kullanılan kemerli modüller, derinlik yaratan gölge oyunlarıyla bölgenin mimari karakterini destekliyor. Çarşı yapısı, açık ve kapalı mekanlar arasında süreklilik sağlayarak meydanı besliyor.
Kapadokya’nın yalnızca yüzeydeki güzellikleriyle değil, yer altındaki katmanlı yapısıyla da zengin bir tarihe ev sahipliği yaptığı bilinir. Bu düşünceden yola çıkarak, proje kapsamında meydanın zemininde basit bir plaka hareketiyle yer altındaki bu alemi hissettirecek açıklıklar yaratılıyor. Bu açıklıkların birinden yükselen Anadolu’ya özgü kırmızı yapraklı bir ağaç, doğanın ve kültürün bütünleşmesini simgeliyor.
Projenin en güçlü yanlarından biri, coğrafyanın tek renkli doğası ile Anadolu insanının iç dünyasının renkli zenginliği arasında kurulan diyalogdur. Geleneksel motiflerin modern bir yorumla ele alınması, bu diyaloğu estetik bir biçimde vurgulamaktadır. Ayrıca, jeomorfolojik yapının tektonik bir biçim arayışı yerine sade bir kompozisyonla sunulması, Kapadokya’nın özgün kimliğine betimleyici bir anlam sunmaktadır.
Fotoğraflar: KAAT Architecture + Urban
Yorum Yazın!