Japon mimar Daisuke Motogi tarafından geliştirilen ‘Hackability of the Stool’ sergisi, 20. yüzyıla damgasını vurmuş ikonik mobilya parçalarından biri olan Alvar Aalto imzalı ‘Stool 60’ı değiştirmeye yönelik 100 fikri içeriyor. Modernist başyapıt, pratik özelliğe sahip olandan daha tuhaf objelere kadar çeşitli ürüne dönüşüyor. Lamba, ksilofon, şarap şişesi tutacağı, hoparlör, ayna, ve ütü masası gibi farklı kullanıma sahip tabureler, seri üretim ve kişiselleştirmeyi araştıran eğlenceli bir stil ve tasarım çalışmasının sonuç ürünü olarak Londra Tasarım Festivali kapsamında 18 Eylül – 6 Ekim 2023 tarihleri arasında Vitra ve Artek showroom’unda sergileniyor.
‘Tabure nedir?’ sorusu, Tokyo merkezli stüdyo DDAA Lab’ın kurucusu Daisuke Motogi için ‘Hackability of the Stool’ sergisinin temellerini atan başlangıç noktasıydı. Proje, ilk olarak 2019 yılının Milano tasarım haftasında tanıtımı yapılarak başlatıldı. Etkinlik için yaklaşık 150 tabure temin etmeleri istendiğinde Motogi ve DDAA Lab, topluluk üyelerini bir taburenin ne olduğunu tartışmaya ve işlevlerini vurgulamaya teşvik edildiği bir atölye çalışması düzenledi. Atölyede önerilen çeşitli tabure tasarımları, mevcut projeyi oluşturan alternatif mobilya parçaları haline geldi.
Fakat DDAA Lab yeni bir ürün tasarlamak yerine mevcutta var olan bir ürünü geliştirmeye karar verdi. Aalto’nun 1935 yılında eşi Aino ile birlikte kurduğu ve şu anda Vitra’nın sahibi olduğu mobilya markası Artek’in ürünü olan Stool 60, ahşap malzemesi, kolay montaj süreci ve istiflenebilir olması nedeniyle tercih edildi.
Başlangıçta 400’den fazla fikir, 100 modifikasyona indirgendi. İlk olarak ev eşyalarının işlevlerini tabureye ekleyerek veya mevcut aletleri tabureye dönüştürerek işlevsellik ve biçime odaklanırken sonrasında fikirler, spor ekipmanlarına veya evcil hayvan yuvalarına dönüştürerek kullanıcıya odaklandı. 100 modifikasyonun ortak noktası ise eklenen bileşenlerin siyah renkte olması.
İlk olarak 1933 yılında tasarlanan tabure, 90. Yıldönümünde sergi kapsamında birçok farklı kimliğe büründü. Bunlar arasında mobilya parçasının yuvarlak oturağından yararlanarak işleyen plak çalar ve oturma yerinin tamamen kaldırılarak plastik kaplı bir deliğe sahip bir çöp kutusu da yer alıyor.
Parçalar Stool 60’ı orijinal tasarımından dönüştürürken, ziyaretçiler aynı zamanda Aalto’nun kendine özgü tarzından izler de bulabiliyor. Örneğin, Aino’nun 1930’larda Avrupa’da seyahat ederken Otti Berger tasarımı kumaşı keşfetmesinin ardından Artek projelerinde sıklıkla kullandığı bir desen, taburelerden birinden sarkan zebra desenli bir poşet olarak karşımıza çıkıyor.
Daisuke Motogi, projeyi şöyle açıklıyor; “Hackability of the Stool, tasarım sürecinde kesilip atılan çeşitli, niş ve mütevazı işlevleri ekleyen bir proje. Bu, seri üretim ürünlere dayanan araştırma ve fikirlerin bir araya getirilmesidir. Modernizmin ve seri üretim ürünlerin avantajını koruyabilir ve çoklu ürün üretilebilir. Yararlı ve çeşitli bir ürünü olabildiğince kolay bir şekilde üretebilirsiniz.”
Kaynaklar: dezeen.com, wallpaper.com
Fotoğraflar: Taran Wilkhu
Yorum Yazın!