SANAA’nın kurucuları Japon mimarlar Kazuyo Sejima ve Ryue Nishizawa, 2025 RIBA Kraliyet Altın Madalyası’nın sahibi oldu. 2010 yılında Pritzker Mimarlık Ödülü ile onurlandırılan ikili, prestijli ödüllere bir yenisini daha ekleyerek mimarlık alanındaki başarısını bir kez daha kanıtladı. RIBA Onur Komitesi, SANAA’nın otuz yıla yakın süredir mimari avangart tasarımında öncü olmasını, sürdürülebilir ve kullanıcı merkezli tasarımlarıyla evrensel bir dil yaratmasını takdir ederek bu prestijli ödülü layık gördü. SANAA, 1848’den bu yana verilen Kraliyet Altın Madalyası’nı alan beşinci Japon mimarlık firması olarak tarihe geçti.
RIBA Başkanı Muyiwa Oki’nin açıklaması ise şöyle: “Gelişen mimarlık pratiği ve teorisinde mütevazı ancak etkili bir liderlik örneği sergileyen SANAA’nın tasarımları, mimarinin işlevselliği derin bir zarafetle dengeleyebileceğini gösteriyor. Mimarinin biçim ve işlevin yanı sıra insan deneyimi ve etkileşimine öncelik verdiği ortak bir vizyona dayanan SANAA’nın mirası, kültürler ve nesiller boyunca yankılanmaya devam edecek.”
1995 yılında kurulan SANAA, dünya çapında sadelik, ışık ve zarafet vurgusuyla tanınan projeleriyle mimarlık dünyasına iz bırakmaya devam ediyor. Mimari ofisin öne çıkan projelerini sizler için derledik…
New Art Museum (2007)

New York’taki New Art Museum, şeffaf katmanları ve minimalist tasarımıyla çağdaş sanatın sergilenmesi için yenilikçi bir mekân sunuyor. Yedi katlı yapı, birbiri üzerine kademeli olarak yerleştirilmiş kutular şeklinde tasarlanmış ve bu sayede hem iç mekânda esneklik hem de dışarıda dinamik bir görünüm sağlanmış. Müze, kentsel dokuda bir heykel gibi yükselerek sanat ve mimari arasında güçlü bir bağ kuruyor. Yapının şeffaf yüzeyleri, iç ve dış mekân arasında sürekli bir diyalog oluşturarak ziyaretçilere farklı bir deneyim sunuyor.
Rolex Learning Center (2010)

İsviçre’deki Rolex Learning Center, dalgalı çatısı ve açık planıyla öğrenme ve etkileşimi teşvik eden bir mimari proje. Yapı, içerisinde kütüphane, çalışma alanları ve sosyal mekânlar barındırıyor. Tek bir eğimli çatı altında birleşen bu alanlar, sürekli akış halinde bir mekân yaratıyor. CAMPIUS’un doğal peyzajıyla uyumlu olan yapı, öğrencilere hem bireysel hem de kolektif çalışma için ilham verici bir ortam sunuyor. Eğimli yüzeyler, ziyaretçilere farklı perspektiflerden mekânı keşfetme imkânı tanıyarak mimariyi deneyimlemenin yeni bir yolunu sunuyor.
Vitra Kampüs Fabrika Binası (2012)

Almanya’daki Vitra Kampüs Fabrika Binası, endüstriyel estetiği modern tasarımla birleştirerek işlevselliği ön planda tutuyor. Yapı, Vitra’nın üretim tesislerini barındırırken aynı zamanda mimari bir simge haline gelmiş. Şeffaf cepheleri ve hafif çatı yapısıyla doğal ışığı iç mekâna taşıyan bina, çalışanlar için aydınlık ve ferah bir ortam yaratıyor. Bu proje, endüstriyel mimarinin nasıl estetik ve işlevsel bir hale gelebileceğini gösteriyor. Yapının çevreyle uyumlu tasarımı, sürdürülebilir mimarinin önemli bir örneği olarak öne çıkıyor.
Bocconi Üniversitesi Yeni Kampüsü (2019)

Milano’daki Bocconi Üniversitesi Yeni Kampüsü, kentsel dokuyla uyumlu yeşil alanları ve şeffaf yapısıyla dikkat çekiyor. Kampüs, öğrenciler ve akademisyenler için modern bir eğitim ortamı sunarken, açık avluları ve geniş cam yüzeyleriyle doğayla iç içe bir deneyim vadediyor. Yapının yalın ve minimalist tasarımı, öğrenme sürecini destekleyen bir atmosfer yaratıyor. Kampüsün kentsel bağlamla uyumu, şehir ve üniversite yaşamını bir araya getirerek sosyal etkileşimi artırıyor.
La Samaritaine (2021)

Paris’teki La Samaritaine, tarihi dokuyu çağdaş tasarımla harmanlayarak alışveriş ve yaşam alanlarını yeniden tanımlıyor. SANAA’nın Francois Brugel Architectes Associes, LAGNEAU Architectes, ve SRA Architectes ile işbirliği sonucu tasarladığı yapı, şeffaf cam cepheleri ve dalgalı çatısıyla hem bir alışveriş merkezi hem de kültürel bir buluşma noktası. Art Deco tarzındaki orijinal binaya eklenen modern unsurlar, yapıya yeni bir kimlik kazandırıyor. Yapının iç mekânlarında kullanılan malzemeler ve detaylar, lüks ve moderniteyi bir araya getirerek ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Sydney Modern Museum (2022)

Son olarak, Sydney Modern Müzesi, SANAA’nın doğayla bütünleşen mimari yaklaşımını sergiliyor. Yapı, liman manzarasına açılan geniş cam yüzeyleri ve yeşil çatılarıyla çevreyle uyumlu bir tasarım sunuyor. Müze, sanat eserlerini sergilemenin ötesinde, ziyaretçilere doğayla iç içe bir sanat deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Bu proje, SANAA’nın mimarlık anlayışının evrensel etkisini ve insan deneyimini merkeze alan tasarım felsefesini yansıtıyor. Müzenin sürdürülebilir tasarım özellikleri, çevreye duyarlı mimarinin önemli bir örneği olarak öne çıkıyor.
Kaynaklar: RIBA Architecture.com, Archdaily.com
Yorum Yazın!