Brüksel merkezli mühendislik ve mimarlık stüdyosu Ney & Partners, Fransa’nın Albi kentinde, Tarn Nehri üzerinde 19. yüzyıldan kalma bir viyadükten uzanan bir yaya köprüsü tasarladı. Çelik köprünün bir tarafı düz ilerlerken diğer tarafı kıvrımlı formuyla kemerlerin ritmini takip ediyor. Bu kıvrımlı hat, yalnızca estetik bir unsur olarak değil, aynı zamanda işlevsel bir oturma alanı yaratmak için de kullanılmış. Balkon benzeri çıkıntılar, ziyaretçilerin nehir manzarasını izleyebileceği, oturup dinlenebileceği teraslar oluşturuyor. Bu yaklaşımla tasarım, mühendisliğin teknik zekâsıyla kentsel yaşamın ihtiyaçlarını harmanlıyor.
Tarn Nehri’nin kıyısındaki küçük Fransız şehri Albi, kırmızı tuğlalı kalesi ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan orta çağ merkeziyle bilinir. 13. yüzyıldan kalma Pont Vieux, 1860’lara kadar nehir üzerindeki tek köprü iken, 1864’te demiryolu viyadüğü, 1867’de ise Pont Neuf şehre eklendi. 2013’te ise tarihi merkez ile banliyöler arasındaki bağlantıyı güçlendirmek ve Pont Neuf üzerindeki trafiği azaltmak için viyadüğe asılı yeni bir yaya ve bisiklet köprüsü yapılmasına karar verildi.
Tasarım yarışmasını kazanan Ney & Partners, köprüyü viyadüğün batı tarafına yerleştirdi. Bu konumlandırma, yapının tarihi şehir manzarasını bozmamasını, kemerlerden çerçevelenen etkileyici manzaralar sunmasını, banliyölerle daha kolay erişim sağlamasını ve Place du Calvaire’ye canlılık katmasını sağladı. Ancak demiryolu hattı, Place du Château ile Place du Calvaire arasındaki bağlantıyı kesmişti; bu sorunu çözmek için stüdyo, uçurumdan dışarı uzanan ve viyadüğün ilk kemerinin altından geçen yeni bir bağlantı oluşturdu.
Köprü, viyadüğün tuğla kemerlerinin geometrisinden ilhamla kıvrımlı bir forma sahip. Köprüdeki kıvrımlı alan 7,5 metreye kadar genişleyerek nehir manzarasını izlemek için bankların bulunduğu dinlenme alanlarını oluşturuyor. Dar alan ise sadece yaya sirkülasyonuna hizmet ederek akıcı bir geçiş sağlıyor.
Viyadüğün masif tuğla formlarıyla, köprünün ince, pastel mavi çelik gövdesi ve filigran korkulukları arasındaki kontrast, Albi’nin kimliğine zarif ve çağdaş bir katman ekliyor.
Mühendislik detayları da tasarımın başarısında önemli rol oynuyor. Köprü, viyadüğe çift mafsallı çelik braketlerle sabitlenmiş; bu sistem, termal genleşmelerden kaynaklanan hareketleri absorbe ederken yapının stabilitesini sağlıyor.
Ney & Partners, tasarımıyla yalnızca bir geçiş noktası değil, şehrin sosyal yaşamına entegre olmuş bir projeye imza attı. Bir mühendislik başarısı olmanın ötesinde, tarihle moderniteyi, işlevselliği sanatla buluşturan köprü, kenti yaya ölçeğinde yeniden deneyimlemeye olanak tanıyan ikonik bir kamusal heykel işlevi görüyor. Bu yenilikçi tasarım, mimarinin toplumsal yaşama nasıl katkı sağlayabileceğinin güçlü bir örneği olarak öne çıkıyor.
Fotoğraflar: Vincent Bautin
Yorum Yazın!