Sürrealist yaklaşımıyla 20. yüzyılın önde gelen sanatçılarından biri olan İtalyan asıllı İsviçreli ressam ve heykeltıraş Alberto Giacometti’nin çalışmaları, Giacometti Enstitüsü Müzesi’nin açılmasıyla yeniden hayat buldu. Giacometti’nin çalışmaları için bir referans yeri ve sergiler, araştırma ve pedagoji içeren bir sanat tarihi merkezi olan enstitü, sanatçının kariyeri boyunca yaşadığı ve çalıştığı Paris’in Montparnasse semtinde konumlanıyor.
Pascal Grasso Architectures imzalı tasarım, tarihi anıta saygı duymayı, Giacometti’nin eserlerini onurlandırmayı ve aynı zamanda kendi kimliğine sahip çağdaş bir alan tasarlamayı hedefliyor.
Giacometti Enstitüsü, Alberto Giacometti’nin eserlerinden oluşan en büyük koleksiyona sahip olan Giacometti Vakfı’nın girişimiyle kurulmuş. Art nouveau ve art deco arasındaki stilistik geçiş döneme ait olan ve sanatçı ve iç mimar Paul Follot’nun eski stüdyosunda yer alan bina, 1912 ve 1914 yılları arasında inşa edilmiş. Pascal Grasso Architectures, Giacometti Enstitüsü için binanın tarihi izlerini koruyan ve mevcut binanın getirdiği kısıtlamaları çağdaş yaratım için varlıklara dönüştüren bağlamsal bir yaklaşım benimsiyor.
Mimar, farklı seviyelerden yararlanarak benzersiz perspektifler ve bakış açıları yaratmış ve değişen tavan yükseklikleri ve birbiriyle rekabet eden yön akışlarının farklı deneyimler sağladığı labirent benzeri bir sahne yolu düzenlemiş.
Alberto Giacometti’nin yeniden inşa edilen stüdyosunda, sanatçının mobilyaları, kişisel objeleri, sanatçı tarafından boyanmış duvarlar ve bazıları daha önce hiç sergilenmemiş özel eserler yer alıyor. Bir dizi basamak ve ekstra şeffaf bir camla düzenlenerek net ve göz alıcı bir şekilde sergilenen stüdyoda mimari müdahaleler minimalist temel unsurlarla tanımlanıyor.
Pascal Grasso, yapının iç mekan müdahalesini şöyle açıklıyor; “Beyaz renkli bölmeler, resim rayları, kaideler ve aydınlatma armatürleri tarihi dekorlara karşı öne çıkıyor ve havada süzülüyor gibi görünüyor. Asma ışıkların formu, mekanın tarihi katmanlaşmasını genişleten yeni, çağdaş avizeler yapmak için onları barındıran tarihi tavanların geometrisinden ilham aldı.”
Pascal Grasso ve Pierre-Antoine Gatier için, koruma altındaki alanlara müdahale ederken temel kural, mevcut unsurların birebir restorasyonu değil, ‘dekorların korunması’ üzerine çalışmak olmuş. Bu doğrultuda tasarımın amacı, zamanın işaretlerinin, tarihi izlerin korunması ve mekanın yeni karakteri için gerekli unsurları çağdaş bir yetenekle eklenmesi olarak belirlenmiş.
Yenileme, tersine çevrilebilirlik ilkelerine saygı göstermekte ve tarihi dekorlarla arasındaki mesafeyi korurken çağdaş müdahaleleri sınırlandırmaktadır.
Proje Yılı: 2019
Lokasyon: Paris, Fransa
Mimar: Pascal Grasso Architectures
Fotoğraflar: Patrick Tourneboeuf
Kaynak: archdail.com
Yorum Yazın!