Mimarlık ve tasarım ofisi DnA_Design and Architecture, Çin’in Zhejiang eyaletindeki eski taş ocaklarının bazılarına kültürel fonksiyonlar kazandırdı ve oyulmuş doğal mekanlara hassas müdahalelerde bulundu. DnA_Design and Architecture, henüz üç ocak için tamamladığı bu dönüşüm projesinin dokuzu için görevlendirildi. Tamamlanan bölümlerde kütüphane, performans mekanı ve toplanma alanı yer alıyor. Stüdyonun ana hedefi ocakların mevcut karakterini koruyarak barındırdıkları özgün atmosferi vurgulamak olmuş. Ofisin açıklamasına göre proje aynı zamanda Çin’in popüler turistik bölgelerindeki ‘over-designing’ yani ‘aşırı tasarlama’ sorununa da bir meydan okuma niteliği taşıyor.
Projenin konumlandığı Jinyun bölgesi, çoğunlukla ormanlarla çevrili olan Zhejiang eyaletinin güneyinde yer alıyor. Morfolojik özellikleri ve verimli topraklarının olmaması sebebi ile bölgede tarımsal üretim oldukça kısıtlıdır ve yerel ekonomi daha çok taş ustalığına dayanır. Bir zamanlar bölgenin karakterini oluşturan taş ocakları bugün terk edilmiş haldedir. Terk edilen taş ocaklarına tekrar hayat vermeyi ve bu alanları kültürel merkezlere dönüştürmeyi amaçlayan proje, bakıma muhtaç haldeki ocakların bazılarını tekrar bölgenin kalbi haline getiriyor.
DnA_Design and Architecture, müdahaleleri ile ziyaretçilere dramatik doğal aydınlatma ve doğal akustik eşliğinde eşsiz mekansal deneyimler vadediyor.
38 metre yüksekliğe sahip bazı mekanlar güçlü akustik özellikleri sayesinde müzik performans alanları olarak kullanılıyor. Merdivenler, ziyaretçilere yükseklik değiştikçe beklenmedik manzaralar sunuyor. Tercih edilen ahşap mobilyalar, mekanın doğal ve sakin atmosferiyle uyumlu bir birliktelik ortaya koyarken insanlara dinlenebilecekleri ve etkileşim kurabilecekleri alanlar yaratıyor. Kimi mekanlar kayalara oyulmuş benzersiz formları ile öne çıkıyor ve yükseklik farkı sebebiyle merdivenden erişilebilen yollar ile birleşiyor.
Her taş ocağı büyük ölçüde elle kazılmış olmanın bir sonucu olarak özgün desenlere sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Çevrenin güçlü algısına farklı bir boyut kazandıran bu durum, mekanlara kazandırılan yeni işlevleri de oldukça farklı kılıyor.
Projenin ilk aşaması olan ‘Quarry 8’ isimli mekanda mevcut taş platformların korunduğu ve yeni beton merdivenlerle çözümlendiği bölüme çelik ve sıkıştırılmış bambudan yapılan oturma alanları eşlik ediyor. Bu bölüm aynı zamanda bir kütüphaneye ev sahipliği yapıyor.
İkinci taş ocağı olan ‘Quarry 9’ ise karakteristik formunun getirdiği akustik özellikleri sayesinde performans alanı olarak kullanılıyor. Bu bölüm, taş bir sahne ve gömülü bir oturma alanı barındırıyor.
Üçüncü mekan ‘Quarry 10’ da taş ocakçılığı sürecini ziyaretçilere aktarmayı hedefleyen bir alana dönüştürülüyor. ‘Quarry 10’ basamaklı bir oturma alanına ve basamakları farklı fonksiyonlar ile birleştiren ahşap detaylara sahip. Şimdiye kadar tasarlanan üç alanın hepsinde taş yüzeylerdeki dikkat çekici şekilleri ve formları vurgulamak için yapay aydınlatma kullanılıyor.
Bir sonraki aşama olan bölgedeki diğer taş ocaklarının tasarlanmasının ve geliştirilmesinin yanı sıra tüm yeni alanlar arasında rota oluşturacak bir bilgi merkezinin inşa edilmesi de planlanıyor.
Proje Yılı: 2022
Lokasyon: Jinyun, Çin
Mimar: DnA_Design and Architecture
Fotoğraflar: Wang Ziling, DnA_Design and Architecture
Makale için çok teşekkürler.
Çin’den böyle bir proje çıkması takdire şayan.. Oysa yıllardır “kültürel, entelektüel, doğal, estetik” gibi kavramların yönlendiricisi olarak eski kıta medeniyeti baş tacı yapıldı. Çin’in taklitle başlayan tasarım serüveni (mimari,iç mimari, endüstriyel tasarım), son yıllarda kendi dinamiklerini üreterek özgün projelere dönüşmekte. Devran sanki tersine dönecek gibi. Kısa bir zaman sonra Avrupalı tasarımcılar yönünü tekrar doğuya dönebilir…
“Aşırı tasarlama” kavramını ilk defa bu yazıda duydum. Yukarıda bahsettiğim gelişimin bu aşırı tasarlama dürtüsü ve tutkusunun sonucunda gerçekleştiğini düşünüyorum.
İyi çalışmalar dilerim,