UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Budapeşte’nin zengin kültürel tarihe sahip gösterişli Drechsler Sarayı, Macaristan merkezli mimarlık pratiği Bánáti + Hartvig ve Londra merkezli iç mimarlık stüdyosu Bowler James Brindley tarafından restore edilerek lüks konaklama şirketi Marriott’a bağlı W Hotel’e dönüştürüldü. Tasarımın adeta ‘yeni bir kabuk’ görevi görmesiyle 140 yıllık geçmişe ve Neo-Rönesans mimariye sahip binanın kültürel dokusunun korunması sağlanmış. Öncesinde Macaristan Devlet Opera Binası’na ev sahipliği yapan saray, günümüzde ise müşterilerine modern, davetkar ve sofistike bir konaklama sunmayı vadediyor. İç mekandaki yumuşak pembe tonlar ve kıvrımlı çizgilerle dansın zarif akışkanlığını vurgulayarak tasarım, yapının geçmiş kimliğinin izlerini halen taşıyor.
Macar mimarlar Gyula Pártos ve Ödön Lechner tarafından tasarlanan Dreschler Sarayı, Fransız Rönesans mimari estetiğine sahip. 15 yıl kapalı kalmasının ardından saray, 151 oda ve süitin yanı sıra, bir restorana, salona, ve spaya ev sahipliği yapan lüks otele dönüşümü ile yeniden hayat buluyor.
Binanın kalbinde yer alan iç avlu, mekanı dış etkenlerden korumak ve samimi bir atmosfer yaratmak için narin, tül benzeri bir cam çatı ile kapatılmış. Böylelikle iç mekandaki konforlu oturma düzeninin dış mekana akışı sağlanmış. Aynı zamanda avluda kullanılan yansıtıcı havuz ve cam açıklıklar, iç ve dış mekanı bir bütün olarak algılama hissini güçlendiriyor.
Kültürel mirasın korunmasına önem verilerek mekanda yaratılan ikinci kabuk etkisi, yapının karakterini bozmadan enstalasyonlar ve farklı malzeme uygulamaları ile eski ve yeniyi görünür kılıyor. Koridorlarda kullanılan lineer aydınlatmalara sahip kemerli geçit, projede ilham kaynağı olan illüzyonist Harry Houdini’nin etkisini gösteriyor. Bowler James Brindley, tasarım fikrini şu sözlerle açıklıyor; “Harry Houdini’nin mirasının otelin illüzyon estetiğinde yaşamasına izin vererek tavanlarda, duvarlarda ve zeminlerde optik illüzyonlar yaratmak için otel genelinde farklı varyasyonlarda aynalar kullandık.”
Otel aynı zamanda şehrin iki yakası olan Buda ve Peşte’yi her ikisinin de zengin mirası arasında köprü kurarak bir araya getiriyor. Yeşil, mercan, ve maviden oluşan zengin renk paletinin yanı sıra vitraylar, Zsolnay çinileri, mücevherden ilham alan aydınlatma armatürleri ve dekoratif motifler de modern bir dokunuşla tasarımın öne çıkan detaylarından oluyor.
Otelin odaları farklı renk ve dekorlara sahip. Mavi rengin hakim olduğu odalarda duvar kaplamaları ve yatak başlığındaki altın rengi paravanla kontrast oluşturmuş. Ferah bir düzene sahip odalarda farklı renk ve malzemeler özgün bir kompozisyon meydana getiriyor.
Çatı katında yer alan odalarda ise ahşapla uyumlu daha sıcak tonda renkler tercih edilmiş. Mobilya detaylarında keskin formlardan kaçınılması ile elde edilen yumuşak çizgiler, tasarımın ilham kaynaklarından olan bale ve dansı anımsatarak otelin geçmiş kimliğine referans veriyor.
Banyolardaki dama tahtası karoları, Macaristan’ın satrançla olan ilişkisine gönderme yapıyor. Geometrik şekillerin hakim olduğu banyoda bulunan ampul çerçeveli Hollywood tarzı aynalar ise Hollywood’un Avrupa’da söz getirmesinde öncü olan ünlü Amerikan-Macar Zsa Zsa Gabor’a saygı duruşunda bulunuyor.
Proje Yılı: 2023
Lokasyon: Budapeşte, Macaristan
Mimar / Tasarımcı: Bowler James Brindley + Bánáti + Hartvig
Fotoğraflar: W Budapest, Marriott International
muhteşem..