Ismail Solehudin Architecture tarafından Endonezya’nın Cibinong kentinde tasarlanan Jami At-Taqwa Camii, “mescid” kelimesinin özündeki “secde yeri” anlamından yola çıkarak tasarlanmış. Bu kavramsal yaklaşımla ibadet eylemi mimari bir dil aracılığıyla yeniden yorumlanmış. Kıvrılan çatılar, katlanan duvar yüzeyleri ve yumuşak geometriler, secdeye eğilme hareketine gönderme yaparken aynı zamanda iç mekânda sıcak, kapsayıcı ve gün boyunca değişen bir ışık atmosferi yaratıyor. Tuğla yüzeylerin arasından süzülen doğal ışık, ibadet alanının ritmini belirleyen dingin bir hareket oluşturuyor; ışık ve gölge oyunları ise secdenin teslimiyet hâline dramatik bir duygu katıyor.


Yoğun bir caddenin hemen yanında konumlanan camide, şehir gürültüsünden ve karmaşasından ayrışan dingin bir atmosfer yaratmak hedeflenmiş. Bu nedenle yapı boyunca uzanan kemerli geçit, ziyaretçilerin dış dünyadan ibadet mekânına yumuşak bir geçişle adım atabilecekleri bir eşik niteliğinde kurgulanmış. Bitkilendirilmiş tampon bölgeler ve geçidin üzerini örten kanopi ile de çevresel etkenlere karşı koruma sağlanırken, yapının dış cephesindeki katlanmış geometrinin sürekliliği de güçlendirilmiş.


Minare, kıble ekseni boyunca yükselen dikey bir odak noktası olarak öne çıkıyor. Caminin katlanmış cephe hareketini devam ettiren kule, inancın yukarıya yönelen ifadesini yansıtıyor. Tasarımın kavramsal bütünlüğünü tamamlayan güçlü bir sembolik yapı elemanı olan bu dikey form, Tanrı’ya karşı saygıyı vurguluyor.


Dolaşım kurgusu hem kültürel duyarlılığı hem de mekânsal düzeni dikkate alan bir sistem üzerinden işliyor. Erkekler ve kadınlar için ayrı yönlendirmeler, mahremiyet ilişkisini kurarken kullanıcıların ibadet alanlarına kesintisiz ve doğal bir akışla ulaşmasını sağlıyor. Zemin kat erkeklere, üst kat ise kadınlara ayrılmış olup her grubu kendi alanlarına yönlendiren arkad sayesinde ayrılık yerine akıcılık vurgulanıyor.


Malzeme seçimleri ise projenin ruhunu ve yapım hikâyesinin arka planını görünür kılıyor. Delikli tuğla, doğal havalandırmayı destekleyen işlevsel bir karar olmanın ötesinde, gün ışığını süzerek iç mekânda meditatif bir atmosfer yaratıyor. Brüt beton çatı ve yerel malzemelerin kullanımı ise camiye sıcaklık ve kapsayıcılığı somutlaştıran bir derinlik kazandırıyor. İnşa sürecinin gönüllü katkılarla yürütülmüş olması camiyi sadece bir ibadet alanı değil, ortak adanmışlığın somut bir göstergesi hâline getiriyor.


Tasarım, ibadetin özündeki teslimiyet ve huzuru mimari dille yeniden yorumlayarak modern cami tipolojisinin güçlü bir örneği olarak öne çıkıyor.
Proje Yılı: 2025
Lokasyon: Cibinong, Endonezya
Mimar: Ismail Solehudin Architecture
Fotoğraflar: Lu’Luil Ma’nun













Yorum Yazın!