Bu yaz Türkiye ve birçok diğer ülke için küresel ısınmanın tetiklediği afetler açısından oldukça zorlu geçti. Dünyamız ısınıyor, nem oranı ciddi şekilde düşüyor, doğa harekete geçmemiz için bize çok ciddi mesajlar veriyor. Orman yangınlarının özellikle ülkemizin sahil kesiminde yarattığı tahribat çok fazla. Asıl soru ise bu felaketlerden nasıl ders almamız gerektiği? Mimarların, şehir planlamacılarının ve tasarımcıların yapılı çevre üzerindeki etkisi ortadayken, bu durumu değiştirebilme imkanı olan kişi ve kurumların nasıl bir tavır sergileyeceği çok önemli. İklim değişikliği konusunda küresel bir otorite olan IPCC, son raporuna ‘kırmızı kod’ uyarısı adını verdi. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde 1.5 derecelik ısınmayı geçeceğimiz ve bunun ekstrem hava olaylarını dramatik bir şekilde artıracağı öngörülüyor.
Architect Climate Action Network’e göre bu durumun önüne geçmek için mimarlar ve tasarımcılar tasarım yöntemlerinde ciddi değişiklikler yapmalılar. Kasım ayında gerçekleşecek COP26 zirvesine hazırlık olarak ortaya konan rapor, küresel ısınmayı Paris Antlaşması’nda belirlenen 1.5 derecelik kritik eşik ile sınırlı tutmanın artık neredeyse imkansız olduğunu ortaya koydu. Ancak raporda sera gazı emisyonlarında acil ve büyük ölçekli kesintiler yapıldığı takdirde küresel sıcaklıkları eşiğe yakın sınırlarda dengelemenin mümkün olabileceği gibi umut veren bilgiler de mevcut.
COP26 konferansında sera gazı emisyonlarının yaklaşık %40’ından sorumlu olan yapılı çevre ve şehircilik konusuna özel bir gün ayrılacak ve Paris Antlaşması’nı onaylayanlar son veriler ışığında bir hareket planı oluşturacaklar. Architect Climate Action Network’ten Gidding, Dezeen dergisine yaptığı açıklamada IPCC’nin mesajının gayet açık olduğunu belirtmiş ve eklemiş: ‘Önlediğimiz her bir ton karbondioksit emisyonu, insan kaynaklı iklim değişikliğinin ve bunun neden olduğu hava olaylarının etkisini azaltmaya yardımcı oluyor. İnşaatın metrekaresi başına genellikle bir ton CO2’den sorumlu olan yeni binalar tasarlayan mimarlar için bilim adamlarından gelen umut verici açıklamalar karbondan arınma çabaları için itici bir güç olmalı. Umarım bu mimarları tasarım şekillerinde gerçekten değişiklik yapmak konusunda motive eder. Çizdiğiniz her şey, yaptığınız her seçim önemlidir.’
Tasarım yöntemlerinin değişmesi gerektiğini savunan isimlerin sayısı her geçen gün artıyor. Bu isimlerden biri de çevreci kolektif URGE’ün kurucu ortağı Sophie Thomas. Thomas, yeni veriler karşısında ‘Sorunun bir parçası olmaktan hepimiz mutlu olmadığımız sürece eski modeller artık geçerli değil, tasarım tamamen değişmeli’ diyor. URGE kurucu ortağı Michael Pawlyn’de geldiğimiz iklim krizi noktasının bütün tasarımcıları başarı fikrini bir kez daha düşünmeye itmesi gerektiğini vurgulayarak, tasarımcıları ‘milyarlarca insan için geleceği yok edecek bir sistemi sürdürmekte başarılı olmanın ne anlama geldiği’ sorusunu düşünmeye davet etmiş.
Uzmanların değişiklikten kastettiği adımların bazıları uygulanması çok zor şeyler olmasa da düşünce şeklimizi değiştirmek gelecek için kritik önem taşıyor. Peki bu doğrultuda mimarların, tasarımcıların ve mühendislerin atabileceği bazı basit adımlar neler?
Yapı malzemesi olarak ahşabın kullanımını artırmak:
Farmhouse by Studio Precht
Ahşap tarih boyunca yapıların inşasında tercih edilen bir malzeme olmuştur. Sürdürülebilirlik referansları ve son dönemde ahşap teknolojilerinde yaşanan yenilikler sayesinde popülaritesi oldukça artmıştır. Yapıları ahşaptan inşa etmenin en büyük faydalarından biri, atmosferdeki karbonun büyün bir bölümünü tutabilmesidir. Bu durum karbon negatif binaların inşa edilmesine yardımcı olmaktadır.
Sürdürülebilir Ürünleri Belirtmek:
Çoğu tedarikçi ürünlerinin sürdürülebilir olduğunu savunduğu için doğru ürünleri bulmak gittikçe zorlaşmaya başladı. Belirlediğiniz ürünlerin bilgilerini kontrol etmek için Çevresel Ürün Beyanı (EPD) talep ederek ürünlerin güvenilirliği konusunda daha detaylı bilgi edinebilirsiniz. Kimi zaman bu belgeleri anlamak zor olabileceğinden süreci kolaylaştırmak için The Alliance for Sustainable Building Products, tasarımcıların çeşitli yapı elemanları için sürdürülebilir seçenekler bulmalarını kolaylaştıracak bir rehber hazırladı.
Gömülü Karbon Hakkında Bilinçlenmek:
Bir gönüllü kuruluş olan LETI, geçtiğimiz yıl İklim Acil Durum Tasarım Rehberi ile birlikte yayınlanan, konuyla ilgili son derece eğitici bir başlangıç kitabı yazdı. Gömülü karbonun ne olduğunu ve azaltma yollarını açıklayan bilgiler web sitelerinde de mevcut.
Yapılarda İyileştirmeler Yapmak:
Tour Bois-le-Prêtre by Frédéric Druot, Anne Lacaton and Jean-Philippe Vassal
Yapıların enerji verimliliklerini, termal performanslarını iyileştirmek, ısıtma-soğutmaya olan bağımlılıklarını azaltmak ve yıkılması muhtemel yapıları güçlendirmek aslında yeni mimariye daha az ihtiyaç duyulması adına da son derece sürdürülebilir bir tutum. Mimarların yıkım yerine mevcut yapıların iyileştirilmesine odaklanması hem yıkımın yol açacağı enerji israfını önlemesiyle hem de malzemeleri ve gömülü karbonu daha uzun süre kullanımda tutabilmelerine olanak tanımasıyla çevre için oldukça önemli bir adım. Yapıları yıkmak yerine onları iyileştiren ve güncel ihtiyaçlara uygun bir şekilde dönüştüren Lacaton & Vassal, benimsedikleri bu anlayışla bu seneki Pritzker Ödülü’nün sahibi oldu.
Daha Az Mimariye Odaklanmak:
Palais de Tokyo Expansion by Anne Lacaton and Jean-Philippe Vassal
Tartışmalı olsa da son derece önemli bir görüş. Yapılan etkiyi azaltmanın en basit yollarından biri olabildiğince az inşa etme fikrini benimsemek. Özellikle doğal çevrenin yoğun olduğu alanlarda inşaat yüzünden meydana gelebilecek tahribatlara yol açmamak. Özetle en ihtiyacımız olan şeyi, doğayı her koşulda ön planda tutmak. Bu doğrultuda işlevini kaybetmiş ve atıl durumdaki yapıların yeniden işlevlendirilmesi ve var olanı en efektif şekilde kullanabilmek de çevre için oldukça faydalı bir yaklaşım olarak karşımıza çıkıyor.
Referanslar: dezeen.com, archdaily.com
Fotoğraflar: archdaily.com, shutterstock, ecochain.com, Courtesy of Lacaton&Vassal, Courtesy of Precht
Yorum Yazın!