Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’ne Cam Tüplerden Yeni Giriş

İngiliz mimar Sam Jacob, Londra’nın en önemli tarihi yapılarından Victoria & Albert Müzesi’ne çağdaş bir giriş yaratmak için cam tüpler kullandı. Müzenin tuvaletleri ise proje kapsamında büyük desenlere sahip seramikler ve atık jasperware kullanılarak yenilendi. Giriş yapısı, ilhamını müzenin cam koleksiyonundan alıyor ve malzemeyi inovatif bir şekilde yorumluyor.

Giriş yapısı konumlandığı binanın mevcut oranlarına göre tasarlanmış. Üç farklı cam boru tipinin kullanıldığı yapıda alt kotlarda 120mm çapında başlayan boruların çapları üst katlarda daralıyor. Binanın Cromwell Road girişini vurgulayan tasarım, birinci derece koruma listesinde bulunan müze yapısının işlevine modern bir eklenti ile katkı sağlamayı amaçlıyor.

Sam Jacob’ın tasarım ile ilgili açıklaması şöyle: ‘Tüm yapının yükseklikleri ve üç seviyeye ayrılma durumu, tarihi dokuya çağdaş bir yanıttır. Bu, yeni ögelerin farklı bir tasarım anlayışıyla hayata geçirilmiş olsalar bile var olan ile harmoni içerisinde olmasına yardımcı oluyor. Tarihi binalarla çalışmak büyük bir zorluk ve bu da gerçekten orada ne olduğunu ve ne olabileceğini anlamanın önemli olduğu anlamına geliyor. Girişteki camlar, özellikle cam tüpler, şeffaflık hissini korumanın bir yoluydu, aynı zamanda da mekana giren ışığın daha dramatik bir etkiye sahip olmasını sağlıyor.’

Lobide kullanılan cam malzeme mekandaki önemli unsurladan biri olan kemerli pencereye de gönderme yapıyor. Aynalı cam tüplerden yapılmış karşılama masası çevreyi yansıtıyor. Tüplerin önemi ise mercek etkisi yarattıkları için insanların girişteki algılarını görsel olarak daha hareketli hale getirmeleri ve gün ışığı değiştikçe mekanda farklı gölgeler oluşturmaları. Jacob, ayrıca müdahale kapsamında lobiye sürgülü kapılar ekliyor ve girişte çanta kontrolleri için kullanılacak bir dizi hareketli istasyon tasarlıyor.

Proje kapsamında müze tuvaletleri yenilendi ve özgün bir görünüme kavuşturuldu. Banyolarda V&A’nın Wedgwood porselen koleksiyonunu yapan Stoke-on-Trent fabrikasından gelen ezilmiş atık jasperware malzemesi kullanıldı. 700 kg ağrılığındaki mavi, gri, pembe ve siyah seramik atığı yeniden hayat buldu. Terrazzo gibi sıklıkla kullanılan bir malzemeye alternatif olarak atık jasperware kullanarak üretilen bu sıra dışı malzeme ortamda oldukça ayırt edici bir etki yaratıyor. Malzemenin V&A ve İngiliz tasarım tarihi ile alakalı olması da kararı anlamlı kılıyor. Parçalanmış halinde bile ayırt edilen jasperware renkleri ve kırık görünümü öne çıkarma kararı hem geleneklere atıfta bulunuyor hem de modern bir görünüm ortaya çıkarıyor. Banyo duvarlarında, V&A koleksiyonundan figürlerin ve manzara görsellerinin dijital baskıları kullanıldı.

Proje, atık malzemelerin tasarım ile harmanlanarak yeniden kullanımını ve tasarlanmış nesnelerin üretiminin dünya üzerindeki etkisini irdeliyor. Tasarım, aynı zamanda müze ziyaretçilerinin yeniden kullanım ve nesnelere verilen önem konusundaki hassasiyetler hakkında düşünmesini sağlamayı amaçlıyor. Nesnelerin inanılmaz derecede dikkatle korunduğu bir müzede kırık seramik kullanmak oldukça çarpıcı ve sorgulamaya teşvik eden bir tercih olarak dikkat çekiyor.

 

Proje Yılı: 2022
Lokasyon: Londra, İngiltere
Mimar: Sam Jacob Studio
Fotoğraflar: Timothy Soar