Augmented Bricklaying (Kitrvs Winery)

İsviçre’de bulunan ve dünyanın önde gelen mimarlık okullarından biri olan ETH Zurich’ten araştırmacılar ‘augmented bricklaying’ adını verdikleri bir teknolojiyi kullanarak tek tek yerleştirilen 13.596 tuğladan meydana gelen etkileyici bir cephe yarattılar. Kitrvs Şaraphanesi’nin cephesi tamamen artırılmış gerçeklik üretim arayüzü ile yerinde monte edilmiş olan en büyük mimari proje olmasıyla öne çıkıyor. Bu yeni tuğla döşeme uygulaması, hesaplamalı tasarımın gücünü insanı merkezinde tutan zanaatler ve becerilerle birleştirerek yeni bir üretim alternatifi sunuyor.

Yunanistan’da yer alan proje çevredeki yerel bağların ürününü işleyen ve depolama yapan bir şaraphane. Olympus Dağı’nın eteklerinde konumlanan binanın inovatif cephesi sıvı bir yüzeyde hareket eden ışığı andıran bir desen oluşturuyor. Farklı bir düzende konumlandırılmış tuğlalar arasındaki boşluklar doğal havalandırmaya izin verirken aynı zamanda da cepheye çarpan güçlü Yunan ışığını kontrol ediyor.

Şaraphaneye uygulanan karmaşık yarı saydam tuğla cephe, ETH Zurich’teki Gramazio Kohler Resarch’ten araştırmacılar ve bir dijital inşaat şirketi olan Incon.ai tarafından tasarlanmış. ETH Zürich’te mimarlık ve dijital üretim bölümünün başı olan Gramazio Kohler Research, 2006 yılında Gantenbein Şaraphanesi cephesinde uygulanan ve karmaşık tuğla tasarımında ilk kez kullanılan robotik uygulaması ile tanınıyor. Mimaride robotik teknolojiler son yıllarda oldukça ilerlemiş olsa da,  üretim sürecinde mevcut endüstriyel robotların sınırlı hareket kabiliyetleri ve becerileri dahil olmak üzere birçok engelle karşılaşılıyor. Bu tür projeler ve araştırmalar bu alanda karşılaşılan sorunların iyileştirilmesi ve uygulamaların çeşitliliğin arttırılması adına oldukça faydalı görülüyor. Örneğin bu alanda genelde karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmek için ‘augmented bricklaying’ teknolojisinin kullanıldığı bu projede ustalar dijital fabrikasyon sürecine yeniden dahil edilmiş. Özel bir kullanıcı arayüzü ile duvar ustalarına optik talimatlar verilerek, insan ile dijital model arasında doğrudan bir bağ kurulması mümkün kılınmış.

Bu yenilikçi projede görünüşte istenen hareketi yaratmak adına 13.596 tuğlanın tamamı hesaplı açılarda döndürülmüş ve eğilmiş. Projenin 225m2’lik cephesi mimari proje ölçeklerine göre oldukça küçük olsa da bu yeni sistemin çalışma ve araştırma süreci oldukça uzun zaman almış. Böylesine karmaşık bir tasarıma ulaşabilmek için grasshopper programı, python ve compas programlama dilleri kullanılarak parametrik bir dijital tasarım ve üretim modeli geliştirilmiş. Genel cephenin tasarımı ilhamını sıvı yüzeyde hareket eden formlardan almış ve bu amaca ulaşmak için de her bir tuğla harç miktarı değişiklik gösterecek şekilde ayrı ayrı konumlandırılmış. Uygulanan harç kalınlığı tuğlaların konumlarına göre 5 milimetre ile 30 milimetre arasında farklılaşıyor. Cephelerdeki tuğla uygulamalarında genellikle ikincil bir malzeme olarak kullanılan harç bu tasarımda cephenin algısı açısından baskın bir unsur halline gelmiş.

‘Augmented bricklaying’ tam otomatik bir şantiye kavramına insan merkezli bir yaklaşımı tanıtmasıyla bu alanda öncü ve önemli bir proje olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle proje, robotik otomasyonun bilinen sorunlarının üstesinden gelmenin ve dijitalleştirilmiş bina inşaatının sosyal olarak daha sürdürülebilir bir modeli ile dijital fabrikasyonun kapsamını genişletmenin bir arayışı olarak anlaşılabilir.

 

Proje Yılı: 2019
Lokasyon: Kitros, Yunanistan
Mimar: Gramazio Kohler Research
Fotoğraflar: Michael Lyrenmann

Kaynak: archdaily.com, dezeen.com, designboom.com