Yeni Normale Nasıl Adapte Oluyoruz?

Koronavirüs çağındaki pek çok meslek gibi şehir planlama alanı da varoluşsal bir kriz yaşıyor. Hastalıklar şehirleri ciddi şekilde değiştiriyor. Londra Metropolitan Board of Works ve 19. yüzyılın ortalarındaki sanitasyon sistemleri gibi kentsel planlama ve kentsel yönetimdeki ikonik gelişmelerden bazıları kolera salgınları gibi halk sağlığı krizlerine yanıt olarak geliştirilmiştir. Şimdi de günümüzü etkisi altına alan Covid-19 çok muhtemel bir şekilde kentsel alanlarda ve uygulamalarda kalıcı izler bırakacak.

İtalyan merkezli Caret Studio tarafından Floransa yakınlarındaki Vicchio kasabasında bir meydan olan Piazza Giotto’da hayata geçirilen StoDistante enstelasyonu, parke taşlarının 1,8 metrelik aralıklarla kare şeklinde boyanmasıyla gerçekleştirilmiştir. İşaretler, Toskana bölge yetkilileri tarafından Covid-19 virüsünün yayılmasını yavaşlatmak için açıkladığı sosyal mesafe tavsiyelerinin görsel temsilleri olarak algılanıyor.

Sosyal mesafe geçtiğimiz aylarda belki de en çok duyduğumuz kavramlardan biri. Kamusal ve kalabalık alanlarda özellikle dikkatli olunması gereken bu kavramı hatırlatan tasarımlar ve simgeler yaya yollarında, market sıralarında, toplu taşımalarda, kısacası birlikte bulunmak durumunda olduğumuz çoğu alanda sıkça karşımıza çıkmaya başladı. Bu simgelerin kimi sadece yazılar ve işaretlerden oluşsa da bazıları kamusal alanlara yeni bir kimlik kazandırmaya başladı bile. Asıl merak konusu ise Covid-19 hayatımızda kalmaya devam ettiği sürece yeni tasarlanacak meydanlarda, parklarda, topluluklara hitap eden alanlarda mesafe kuralları tasarımı şekillendiren bir unsur olmaya devam edecek mi ya da çok daha ciddi bir boyuttan bakılınca şehir planlama stratejilerinde kalıcı ne gibi değişimler yaşanacak? Birçoğu geçici adı altında hayata geçirilmiş de olsa sosyal mesafe kavramını merkezine alan tasarımlar şehirlerde yerini almaya şimdiden başladı.

Londra merkezli Accept & Proceed’in önerisi, amatör futbol sahalarını maçların yeniden başlamasına izin verecek şekilde düzenlemeye odaklanıyor. Tasarım, her oyuncunun saha üzerinde işgal edebileceği alanı vurgulayan renkli işaretler yerleştirerek, birbirleriyle temas etmemelerini sağlıyor.

Berlin’de Wkshps X Studio Pandan, kullanılabilecek farklı alanları tanımlamak için ‘we stand together’ (birlikte duruyoruz) yazan dev bir grafik önerisinde bulundu.

Marka danışmanlığı şirketi Dn & co sosyal mesafeye uygun toplu yaşamı desteklemek adına Parlamento meydanına uygulanması için ilgi çekici bir uygulama önerdi. ’Augmented Assembly’ insanların toplu bir aktivitede bulunacakları yerleri ayarlamaları için artırılmış gerçeklik yoluyla zemine yansıtılabilen sürekli değişen desenler üreten bir uygulamadır. Her alan birbirinden farklı olduğu için bu yöntem alanı doldurmak adına bazı durumlarda daha az verimli bir yol olan grid sisteme bağlı kalmak yerine organik şekillerle alanı daha etkili kullanmaya izin verir. Bu dikkat çekici proje, tasarım ve teknolojiden yararlanılarak insanların toplum sağlığını tehlikeye atmayacak şekilde toplanabilmelerine olanak sağlıyor.

Elizabeth Adams Hurwitz tarafından ortaya konulan tasarım kavramı şu şekilde: ‘Gerekli olanın araştırılması’(a search for essentials). Bütün insanlığın büyük bir bilinmezliğin ortasında olduğu şu günlerde tasarım sayesinde belki de korkutucu görünen maskeler, sosyal mesafe kuralları bir nebze daha eğlenceli hale geliyor. İşaretler işlevlerini aşıp meydanlarda yeni bir tasarım diline dönüşüyorlar. Maskeler koruma işlevinin ötesinde bir aksesuar haline geliyor. Tasarım insanlara bugünlerde oldukça gerekli olan yeni şeylere adapte olabilme motivasyonu konusunda yardımcı oluyor. İster ürün bazında olsun ister kentsel ölçekte, bu tip uygulamalar hayatın her alanında tasarımla bitmeyen ilişkimizi vurguluyor.

Kaynak: bloomberg.com, dezeen.com

Fotoğraflar: dezeen.com