Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’deki en köklü eğitim kurumlarından biridir. Boğazın en güzel manzaralarından birine sahip olan kampüsü, 150 yılı aşkın süredir öğretim faaliyetleri için kullanılmaktadır. Şimdilerde ‘Güney Kampüs’ olarak bilinen Boğaziçi Üniversitesi yerleşkesi 1863-1971 yılları arasında Robert Kolej’e ev sahipliği yapmış, sonrasında Robert Kolej’in Arnavutköy’de yer alan kampüse taşınmasıyla Boğaziçi Üniversitesi kurulmuş ve Güney Kampüs’te resmi olarak eğitim hayatına başlamıştır.
Ülkemizdeki en iyi üniversitelerden biri olarak sayısız akademik çalışmaya ev sahipliği yapmakta olan kurum tarihi binalarla çevrili bir alanda yer almaktadır. Kampüsteki yapıların çoğunun geçmişi Birinci Dünya Savaşı öncesine dayanmaktadır. Bu tarihi okulun bünyesinde barındırdığı yapılar da eğitim faaliyetleriyle dolu bir geçmişe tanıklık etmiş birer anıt gibidirler. Kampüsteki binaların birçoğunun inşası sırasında yine kampüs içerisinde bulunan ocaktan çıkarılan mavi kireçtaşı malzemesi kullanılmıştır. Boğaziçi Üniversitesi İstanbul’un Batı standartlarında kurulan ilk üniversitelerinden biridir. Kurulduğu günden bu yana da gerek bilimsel çalışmalarıyla üniversitenin adını dünya çapında noktalara taşıyan akademisyenleri, gerekse yetiştirdiği başarılı gençler ile ülkenin en büyük değerlerinden biri olmayı başarmıştır.
Üniversite bünyesinde birçok eğitim binası, kütüphane, laboratuvar ve yatakhane bulunmaktadır. Üniversitenin ana kütüphanesi olmak üzere inşa edilen Aptullah Kuran Kütüphanesi dönemin önde gelen mimarları Şandor Hadi ve eşi Sevinç Hadi tarafından tasarlanmıştır. 1979 yılında tamamlanan kütüphane yapısı adını üniversitenin başarılı çizgisinde çok büyük rol oynayan kurucu rektörü Aptullah Kuran’dan almıştır.
Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi’nin ve kitaplarının tarihi çok eskilere dayanıyor. Kütüphanenin ilk 200 kitabı Harvard Üniversitesi tarafından 1863 yılında bağışlanmış ve Boğaziçi Üniversitesi’nin şimdilerde 450.000’i aşan kitap koleksiyonunun temelleri böylece atılmış. Hem tarihi hem de güncel eserler bakımından oldukça geniş bir koleksiyona sahip olan kütüphanenin içeriği geçmişten bu yana zenginleşerek bugünkü kapasitesine ulaşmış. Kütüphanede 16. yüzyıldan kalma matbu eserlerle geçmiş muhafaza edilmeye çalışılırken, en güncel konulardaki akademik yayınlarla da geleceğe ışık tutulmaktadır. Macar asıllı mimar Şandor Hadi ve eşi Sevinç Hadi bu eşsiz koleksiyona ev sahipliği yapmak üzere tasarladıkları yapıda sadeliği ve işlevselliği ön planda tutmuş. Süsten olabildiğince kaçınılan yapıda fonksiyonu ön plana çıkaracak ve kullanıcılara daha iyi deneyim sunabilecek detaylara ağırlık verilmiş. Bu doğrultuda kullanıcıların çalışabilecekleri ve okuma yapabilecekleri yüksek tavanlı ferah mekanlar yaratılmıştır. Mimar çiftin aynı zamanda Milli Reasürans Binası ve İTÜ Merkez Kütüphanesi gibi birçok önemli yapıda da imzası bulunuyor.
Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi kitapları muhafaza işlevinin yanı sıra, kurumun eğitim ve bilim ile beslenen köklü tarihini yansıtma görevi de görmektedir. Yaklaşık 150 yıl önce dünyanın en önde gelen üniversitelerinden biri tarafından bağışlanan kitaplar ve yıllar içerisinde ilmek ilmek işlenerek bugünlere gelen koleksiyon, yıllar boyunca ülkemizin okuma ve öğrenme ihtiyacına cevap vermiştir. Ülkemizi sanat, edebiyat ve bilim alanlarında gururla temsil etmiş ve etmekte olan birçok ismi yetiştiren bu köklü kurum hiç kuşkusuz gelecekte de gücünü bilimden ve eğitimden alan, ülkemizin çağdaş yüzünü temsil eden nesiller yetiştirmeye devam edecektir.
Referanslar: boun.edu.tr, library.boun.edu.tr, turkmagyarizi.com
Fotoğraflar: turkmagyarizi.com, arkitera.com
Yorum Yazın!