Angelos Organik Zeytinyağı Tesisi Mimarlar ve Han Tümertekin’in İzmir’in kuzeyindeki Bademli Köyü’nde hayata geçirdiği mütevazi bir proje. Geleneksel ve alışılagelmiş teknikler ile zeytinyağı üretimi için tasarlanan bu yapı 250.000 m2’lik bir zeytin bahçesinin içerisinde yer alıyor. Aynı arazide daha önceleri de çift için bir ev tasarlayan ofis bu sefer ilhamını yapının fonksiyonundan almış. Mimari kararları etkileyen en önemli unsurlardan biri yerçekimi ile tanımlanan zeytinyağı üretim süreci olmuş.
Yerel yöntemlerle toplanan zeytinlerden zeytinyağı üretmek üzere tasarlanan 1000m2’lik yapılar bütünü misafirhane, dükkan ve üretim alanlarından oluşuyor. Arazinin etkileyici deniz manzarası, taş yapılar ve zeytin ağaçları ile birlikte eşsiz bir atmosfer yaratıyor.
Ofis için konsepti ve tasarım stratejisini belirleyen soru şu olmuş ‘Endüstriyel bir yapıyı bu peyzajla nasıl kenetleriz ?’. İşverenin tesiste zeytinyağı pompası kullanmayı tercih etmemesi sonucunda zeytinlerin kendi ağırlıkları ile alt katlara kaydığı bir senaryo kurgulanmış. Bu talep yapının araziye yerleşme biçiminin ve kesitlerinin daha da önem kazanmasına yol açmış. Ege’nin bu yemyeşil coğrafyasında, var olan ağaçlara ve bitki örtüsüne dokunulmaması kararı da binanın yerleşimini etkileyen en önemli unsurlardan olmuş.
Yerel ustaların endüstriyel inşaat tekniklerini geliştirmek ve aynı zamanda tesisin ana teması olan gelenekselliği desteklemek adına inşaat sürecinde de yerel iş gücünden yararlanılmış. İstanbul ve Bademli arasındaki üretim ve işçilik koordinasyonunun iyi kurulması sayesinde bu karar başarılı bir şekilde uygulanabilmiş. Projede brüt beton, doğal taş, çelik gibi malzemeler kullanılmış. Malzemelerin farklı tekniklerle ve fikirlerle uygulanması çevrede görmeye alışık olduğumuz bazı malzemelerin çok farklı bir yorumla hayata geçmesine olanak sağlamış. Malzeme seçimini de diğer kararları olduğu gibi yerellik düşüncesi etkilemiş. Projede çelik dışında kullanılmış olan malzemelerin hepsi lokal olarak temin edilmiş.
Proje için bir diğer önemli nokta da kamusal ve özel alanların tanımlanması olmuş. Kamusaldan özele yumuşak ve kademeli bir geçiş yapmayı amaçlayan projede bu doğrultuda açık ve yarı açık mekanlardan faydalanılmış. Gölgede mekanlar oluşturmak için eğimli çatılar tasarlanmış. Bakır ile kaplanan çatılar da projenin en dikkat çekici noktalarından biri haline gelmiş. Birçok tasarım kararının sürdürülebilirlik olgusu çerçevesinde alındığı bu proje, doğa ile iç içe bir endüstriyel yapı nasıl olabilir sorusuna adeta cevap veriyor.
Proje Yılı: 2016
Lokasyon: Dikili, Türkiye
Mimar: Mimarlar ve Han Tümertekin
Fotoğraflar: Cemal Emdem
Kaynak: archdaily.com, xxi.xom.tr
Yorum Yazın!