Sedad Hakkı Eldem mimari yapılarında ortaya koyduğu ezber bozan üslubu ile Türk mimarlık tarihine damga vurmuş unutulmaz bir isim. Türkiye’ye özgü bir mimarlık üzerine yoğunlaşan düşüncelerini modernizm ile harmanlayan Eldem, mimarlık pratiği ve söylemleri ile Türk mimarlığına yeni bir soluk getirmiştir. 1908 yılında İstanbul’da doğan Eldem, babasının diplomat olması sebebiyle uzun yıllar yurt dışında yaşamıştır. Sanat ile oldukça içli dışlı bir ailede büyüyen Sedad Hakkı Eldem, ilköğrenimini Cenevre’de, ortaöğrenimini ise Münih’te tamamlar. 1924 yılında İstanbul’a döndüğünde ise mimarlık okumaya çoktan karar vermiştir: ‘…İstanbul’a geldiğimde, mimari mektebine gitmeği tabii buldum. Ama daha evvelden ailece yakınımız olan Leyla Hanım’ın oğlu mimar Vedad (Tek)’e marifetlerimi göstermek gerekiyordu. O’da baktı ve coşmadı. Fakat yapı öğrensin, mektebe girsin, ben O’nu Sanayi-i Nefise mektebine alırım dedi. Bu iş imtihansız oldu. O zaman zaten başka şekli yoktu’. 1928 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’ndeki öğrenimini birincilikle tamamlayan Eldem, aynı kurumda 1932 senesinde başladığı öğretim üyeliği görevini emekli olana kadar sürdürmüştür. Mezuniyetinin ardından birincilik bursu ile gittiği Fransa, İngiltere ve Almanya’da üç sene boyunca kalmıştır. Bu süreçte Auguste Perret, Hans Poelzig ve Le Corbusier gibi isimlerle de tanışma fırsatı bulmuştur.
Eldem, 80 yıllık yaşamı boyunca ulusal ve uluslararası birçok ödüle layık görülmüştür. 1979 senesinde Devlet Güzel Sanatlar Akademisi tarafından kendisine onursal doktorluk ünvanı verilmiştir. 1986 yılında dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden biri olan Ağa Han Ödülü’nü, 1988’de ise Mimarlar Odası Büyük Ödülü’nü almaya hak kazanmıştır.
Eldem’in mimari bakışında mimarlığa başladığı ilk yılların ardından ulusalcı anlayışın ağır bastığı görülür. Mesleki pratiğinde de mimarlık söylemlerinde de çağdaş Türk mimarlığı için yeni adımlar atmayı hedeflemiştir. Türk Mimarlığı konusu mimarın her zaman düşünce ve çalışmalarını şekillendiren önemli bir başlık olarak mesleki hayatının merkezinde konumlanmıştır. Konuya karşı inançlı duruşu ve azmi Eldem’i meslektaşlarından ayrı bir yere taşır. Eldem, Türk mimarlığına olan ilgisini ‘belki inat, tabii tutku…’ olarak nitelendirir.
Sedad Hakkı’nın Türk Evi ile ilgil düşüncelerinin açıkça hissedildiği üç konut yapısına bakalım.
Ayaşlı Yalısı, 1938
Üsküdar Beylerbeyi’nde yer alan Ayaşlı Yalısı, Eldem’in varolan bir yapının temelleri üzerine inşa ettiği bir konut yapısıdır. Geleneksel karnıyarık, iki cepheli sofa plan tipi ile tasarlanan yapı, Eldem’in Türk Evi hakkındaki düşüncelerinin bir yansımasıdır. Üst kattaki sofalar ön ve arka bölümde dışarıya açılmaktadır. İki katlı yapı geleneksel yalı tipinin yenilikçi bir yorumudur. Ayaşlı Yalısı düşey pencereleri ve çıkmayı taşıyan dört kolonu ile karakteristik bir cephe tasarımına sahiptir. Yatay çatı çizgisi, geniş saçaklar, çıkmalar gibi geleneksel Türk sivil mimarlığından öğeler barındıran yalı, farklı ve daha çağdaş yapım yöntemleri kullanılarak inşa edilmesi ile modernizmin ve Türk mimarlığının başarılı bir sentezini sunar.
Rıza Derviş Konutu, 1956-1957
Eldem’in Büyükada’da tasarladığı iki evden birisi olan Rıza Derviş Villası L plan tipine sahip betonarme bir konut yapısıdır. 1936 senesinde projesini çizdiği Büyükada’daki diğer ev olan Fethi Okyar Köşkü, Rıza Derviş Evi’nden tasarım anlayışı olarak ayrılır. Eldem, Rıza Derviş Evi için Türk Evi’ne olan bağlılığını modern mimari ile oldukça harmanladığı bir dil benimsemiştir. Bu yapıda Frank Lloyd Wright mimarisinden bir etkilenme söz konusudur. Rıza Derviş Villası, İkinci Dünya Savaşı Sonrası etkisini ağırlıklı olarak gösteren modernist söyleme dair Eldem’in başarılı bir denemesi olarak görülebilir. İki katlı binada mutfak ve servis alanları girişte, yatak odaları ve banyolarsa üst katta yer almaktadır.
Yapının Nizam Caddesi’ne bakan cephesinde modernizmin yansımalarının hissedildiği bant pencereler mevcuttur. Yapının genelinde hakim olan sade ve rasyonalist dil peyzajda ve bahçe mobilyalarında da devam etmektedir. Evin geniş bahçesi sahile kadar uzanır ve bahçesinde büyük bir yüzme havuzu bulunmaktadır.
Uşaklıgil Konutu, 1957
Emirgan’da konumlanan Uşaklıgil Konutu Rıza Derviş Villası ile yakın yıllarda tasarlanmıştır ve fikren benzerlikler gösterir. İki katlı yapının ilk katında salon, yemek odası ve servis mekanları yer almaktadır. Boğaz manzarasından maksimum oranda yararlanmak tasarıma yön veren unsurlardan olmuştur. Bir diğer unsur ise arazide bulunan ağaçlardır ve yapının yeri varolan ağaçlar göz önünde bulundurularak seçilmiştir.
Betonarme karkas yapı, pencere oranları, orta sofalı zemin kat planı ve çıkmaları ile sonrası gelecek olan bir konut tipinin ilk örneği olmasıyla dikkat çeker. Bu yapıdan sonra modül kavramı Eldem mimarisinin temel bir özelliği haline gelir.
20.yüzyıl Türk mimarlığının en önemli temsilcilerinden Eldem, geride bıraktığı birçok yapının yanı sıra 50 yıllık akademik kariyeri boyunca sayısız mimar yetiştirmiştir ve modern Türk mimarlığının oluşması için büyük emek harcamıştır.
Kaynak:
Aysel, N. ‘Sedad Hakkı Eldem ve Türk Evi Düşüncesi Üzerine’.
Burkut, E. ‘İstanbul Ayaşlı Yalısı’.
Eldem, S.H. (1983), Mimar Sinan Üniversitesi 100. Yıl Dönümü Armağanı: Sedad.
KORKMAZ P. ‘Sedad Hakkı Eldem ‘Türk Evi’ ve Frank Lloyd Wright ‘Praire Evleri’ üzerinden karşılaştırmalı bir analiz’.
TANJU, B. ‘Sedad Hakkı Eldem: Bir Katalog Denemesi’.
YALÇIN, S. ‘Prens Adaları’nda Bir 20. Yüzyıl Mimari Mirası, 50 Yaşında Bir Sedad Hakkı Eldem Tasarımı: Büyükada Rıza Derviş Villası’. (mimar.ist 2007/4)
Görseller:
Yorum Yazın!