Burning Man, her yıl Nevada Çölü’nde on binlerce katılımcının özgürce inşa ettiği büyük ölçekli enstalasyonlarla geçici bir şehir olan ‘Black Rock City’i kuruyor. Bu yıl 24 Ağustos – 1 Eylül 2025 tarihleri arasında düzenlenen 2025 edisyonunda tema “Tomorrow Today” olarak belirlenmişti. Teknoloji, ekoloji, toplumsal dönüşüm ve kolektif yaratıcılık gibi alanlarda ufuk açıcı fikirlerin paylaşıldığı bu tema, çölün ortasında kurulan sanat enstalasyonları, performanslar ve interaktif yapılarla hayat buluyor. Sanatı, topluluk bilincini, özgürlüğü ve sınırsız yaratıcılığı bünyesinde toplayan Burning Man, yalnızca festival değil; kültürel bir deneyim olarak öne çıkıyor.
Burning Man 2025 edisyonunda, “Burner” adı verilen katılımcılar tarafından çölün zorlu koşullarında bireysel çabalarla inşa edilen enstalasyonlardan birkaçını sizler için derledik.
The World Fair of Unity
Mark Kidnetick Rivera tarafından tasarlanan The World Fair of Unity, 19. yüzyıl dünya fuarları ve endüstriyel mimariden ilhamla tasarlandı. Tabanını çevreleyen iki adet rampa ile hareketi teşvik eden pavyon, katılımcılara performans ve sanatsal paylaşım için merkez görevi görüyor.
Temple of the Deep
Miguel Arraiz ve ekibi tarafından tasarlanan 2025 Burning Man Tapınağı, “Derinlik Tapınağı” adıyla Black Rock Çölü’nün doğal oluşumlarından ilham alıyor. Tapınak, mağaralar gibi doğal sığınakları ve Barok mimarinin etkilerini bir araya getirerek organik, mağara benzeri formları yapısal geometrik bir çerçeveyle bütünleştiriyor; bu kurgu, mekân içinde karmaşık bir yolculuğa yönlendirmeyi amaçlıyor. Dış cephesi yekpare ve kaba yontulmuş bir kaya görünümünü andırırken, tasarımı parçalanmış siyah bir kayayı betimleyerek kaybı ve iyileşmeyi simgeliyor.
Black Cloud
Sanatçı Oleksiy Sai tarafından Ukrayna’daki savaşı temsil etmek üzere tasarlanan Black Cloud, çölde kurulan devasa bir şişme enstalasyon olarak sirenler ve savaşın diğer seslerinden oluşan bir ses manzarasıyla sunuldu. Günümüz yaşamının görünmez zorluklarını ve belirsizliklerini somutlaştıran Black Cloud, küresel krizlerden kişisel engellere kadar tehditleri temsil ederek görünmeyeni açığa çıkarıyor ve bu tehlikelere fiziksel bir varlık kazandırarak direnç ile uyum üzerine düşünmeyi teşvik ediyor. Uyarıcı sembolizminin ötesinde, ziyaretçilerin bir araya gelip etkileşim kurabileceği, belirsizlikle başa çıkmaya yönelik kolektif stratejiler geliştirebileceği ortak bir mekân işlevi görüyor.
Eye to the Sky
Michael White tarafından tasarlanan bu kontrplak yapı, tasarımındaki devasa açıklıklar ile gökyüzüne bakmaya olanak tanırken kapalı kısımları ile de gölge sağlayan bir örtü işlevi görüyor. Örtünün altında yerleştirilmiş olan bir dizi kavisli kontrplak oturma alanı ile bu pavyon, çölde bir “oturma odası” olarak yer almış.
The Cosmic Carousel
Michael Walsh tarafından fütürizmden esinlenerek tasarlanan bu devasa heykel, çöl güneşinde parıldaması için metalik yüzeylerden oluşuyor ve yuvarlak bir kaide üzerine oturuyor. Yapı, heykelsi formda merdiven olmadan tasarlandığından ziyaretçilerin platform üzerine çıkmak için etkileşim içinde olarak yardımlaşması amaçlanıyor. Walsh bu pavyonu, “paylaşılan çabanın ortak bir yansımaya, bağın ise bizzat eserin kendisine dönüştüğü” şeklinde ifade ediyor.
Vessels of Love
Alberto Marcos tarafından tasarlanan yapı, birbirine bağlanan çelik merdivenler ve platformlardan oluşuyor. Merdivenlerle ulaşılan iki tepe noktasında ise kaydırak bulunuyor ve ortaya çıkan bu formla yapı, kalbi andırıyor. Ziyaretçilere “insan deneyiminin derinliklerini keşfetmeye ve ifade etmeye” teşvik edecek bir deneyim sunuyor.
Vertica
Vertica, Clayton Blake tarafından Brütalist mimariden ilhamla tasarlandı. Paslanmaz çelik yapıya ve üç noktalı perspektif kullanarak sonsuz yükseklik yanılsaması yaşatan keskin üçgen bir forma sahip. Cephede kullanılan yarı saydam paneller sayesinde ise iç mekân deneyiminde dış mekânla bağlantı tamamıyla kopmaz, böylelikle çevre deneyimin bir parçası olmaya devam eder. Yapıya kusursuz biçimde entegre edilmiş kapı ise ziyaretçilerin yapıya tırmanabilmesi için kullanılan bir merdivene açılıyor.
Fotoğraflar: Red Pilot Photography