1985 yılından itibaren her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü kutlanan Dünya Mimarlık Günü, bu sene 2 Ekim tarihinde ‘Dirençli Topluluklar için Mimarlık’ temasıyla kutlanıyor. International Union of Architects (UIA), belirlediği tema doğrultusunda mimarlığın yaşanabilir bir topluluk yaşamı yaratma kapasitesi ve sorumluluğuna vurgu yaparak tüm ülkelerde kentsel ve kırsal alanlar arasındaki ilişkiye dair uluslararası bir tartışma başlatmayı amaçlıyor.
2023 Dünya Mimarlık Günü temasına uygun olarak son yıllarda hayata geçirilmiş insan refahına öncelik veren, iklim krizi gibi küresel sorunlara çözüm sunan, dirençli şehirler odaklı, ve sürdürülebilirliği esas alan mimari ve kentsel projelerin yer aldığı bir seçki hazırladık.
Copenhill – Bjarke Ingels Group (BIG)
Kopenhag’ın kent simgesi haline gelen Copenhill, hedonistik sürdürülebilirlik kavramını somutlaştıran, kayak pisti, yürüyüş parkuru ve tırmanma duvarıyla kaplı yeni bir tür atıktan enerji tesisi. Proje, 2025 yılına kadar dünyanın ilk karbon-nötr şehri olma hedefi belirleyen Kopenhag şehrinin misyonunu destekler nitelikte. 2023 yılında UNESCO-UIA tarafından Dünya Mimarlık Başkenti seçilen Danimarka’da konumlanan proje, “dünyanın en temiz atıktan enerji üreten enerji santrali” özelliğine sahip.
Terrace House – Austin Maynard Architects
Avustralya’nın Brunswick şehrinde konumlanan Terrace House, Austin Maynard Architects’in küresel bir sorun haline gelen iklim krizi karşısında eşitlikçi, etik, uygun maliyetli, sağlam ve dirençli toplum odaklı evler yaratma amacıyla inşa edilmiştir. Tasarım ve operasyonlarda temel Ekolojik Sürdürülebilir Tasarım (ESD) girişimlerini ele alan bu fosil yakıtsız bina, uzun vadeli çevresel etkiyi azaltmakta, ve işletme maliyetlerini düşürmektedir.
Floating Office Rotterdam – Powerhouse Company
Hollanda merkezli mimarlık firması Powerhouse Company, çapraz lamine ahşap kullanarak su üzerinde yüzen, şebekeden bağımsız bir ofis binası inşa etti. Rotterdam’da bulunan yüzen ofis, iklim değişikliği için çözümler araştıran bir kuruluş olan Küresel Adaptasyon Merkezi’nin genel merkezinin yanı sıra Powerhouse Company’nin kendi stüdyosunu da barındırıyor. Çapraz lamine ahşap kullanılmasıyla bina, düşük karbon ayak izine sahip ve aynı zamanda yüzecek kadar hafif.
ODTÜ Ortak Çalışma Alanı ve Kafeterya – Yazgan Tasarım Mimarlık
Yazgan Tasarım Mimarlık’ın, Orta Doğu Teknik Üniversitesi için Ankara’daki geniş kampüs alanı içinde tasarladığı kafeterya ve ortak çalışma alanına sahip bina, öğrenciler ve akademisyenler arasında etkileşim, kolektif ve işbirlikçi çalışma olasılığı için yüksek kaliteli bir platform oluşturmaktır. Binanın tasarım prensipleri arasında pasif ve aktif sistemler ve çeşitli mimari öğeler aracılığıyla doğayı mimariye entegre etmek yer alıyor. Projenin ayırt edici özelliklerinden biri de enerji verimlilik prensipleri doğrultusunda tasarlanmış olması. Bu nedenle, güneş panelleri, yeşil çatı ve duvar ile birlikte enerji verimli aydınlatma sistemleri projeye entegre edilmiş.
Resource Rows – Lendager Group
Kopenhag’da konumlanan Resource Rows, Lendager Group tarafından 2020 yılında tamamlandı. Proje, döngüsel ekonomi yaklaşımıyla geri dönüştürülmüş malzemelerle inşa edilen 20 evden oluşuyor. Binalarda karbon ayak izini azaltmak amacıyla geri dönüştürülmüş beton, yeniden kullanılan ahşap döşeme tahtaları ve eski binalardan kurtarılan pencerelerin yanı sıra çatı bahçeleri ve güneş panelleri de kullanılıyor.
Kamwokya Community Center – Kéré Architecture
Uganda, Kampala’da yer alan Kamwokya Community Center, 2022 yılında Kéré Architecture tarafından tasarlandı. Çeşitli faaliyetler barındıran komünite merkezi, şiddetli yağışlar sırasında tekrarlayan sellerden korunmak için etkili bir drenaj sistemine sahip bir platform üzerinde yükseltilmiş. Platform, birden fazla faaliyetin birbirine karışmadan aynı anda gerçekleştirilmesine olanak tanıyan küçük seviye farklılıklarıyla farklı alanlara bölünmüş.
Karen Blixens Plads Public Square – Cobe
Cobe’nin tasarladığı Kopenhag’da konumlanan Karen Blixens Plads Public Square, yeşil ulaşım, iklim değişikliğine uyum ve biyoçeşitliliği barındıran ve teşvik eden yenilikçi, ve çok işlevli bir mimari tasarımdır. Yağmur suyunun peyzajdaki çöküntülerde bekletilmesi, suyun rekreasyonel değerlerini kullanmakta ve biyolojik çeşitliliği destekleyen, yağmur suyunun buharlaşmasını sağlayan ve aşırı yağış durumunda kanalı tamamlayan küçük ıslak biyotoplar oluşturmakta, böylece iklim değişikliğine uyuma katkı sağlamaktadır.
Yorum Yazın!