Yaşadığımız Covid-19 pandemisi süreci kalabalıkların toplanması muhtemel her etkinliği olduğu gibi müzik ve sanat festivallerini de oldukça radikal bir şekilde etkiledi. Hafızalarımıza kazınan birçok enstalasyona ev sahipliği yapmış geniş katılımlı festivallerin birçoğu bu yıl için iptal kararı aldı.
Günümüzde sosyal medyanın etkisiyle belki de enstalasyonların en çok ses getirdiği yerlerden biri olarak karşımıza müzik ve sanat festivalleri çıkıyor. Farklı disiplinlerin harmanlandığı bu tarz festivallerde sanat eserlerinin etkisi hem sergilendikleri mekanların atmosferlerinin oldukça ilgi çekici olmasıyla hem de katılımcı kitlesinin getirdiği yaratıcı bakış açısıyla farklılaşıyor. Dijital mecraların da bu festivallere olan inanılmaz ilgisi eserlerin çok geniş kitleler tarafından görülmesini ve takdir edilmesini sağlıyor. Bazı enstalasyonlar var ki nerede denk geldiğimizi hatırlayamasak bile insanda bunu sanki daha önce bir yerlerde görmüştüm hissiyatı uyandırıyor.
Festival sanatı deyince akla gelen etkinliklerin başında Burning Man yer alıyor. Festivalin bu sene gerçekleşmeyeceği resmi kanallar tarafından açıklandı. 1986’dan bu yana düzenlenen ve dünyanın en geniş katılımlı festivallerinden biri olan Burning Man vadettiği sıra dışı atmosfer ve müzik etkinliklerinin yanı sıra her sene dijital mecralarda oldukça yankı uyandıran yerleştirmelere de ev sahipliği yapıyor. Festival ismini her yıl kapanışında yakılan ahşap heykelden alıyor. Genellikle festival olarak bilinse de organizatörleri bu etkinliği bir ‘toplum ve sanat deneyi’ olarak da tanımlıyor. Etkinlikte, tanınmış birçok sanatçı ve mimarın hayata geçirmiş olduğu eserlerin yanı sıra henüz çok geniş bir kitle tarafından tanınmayan sanatçıların işleriyle de karşılaşmak mümkün. Müzik severlerin olduğu kadar sanat severlerin de ilgisini çeken etkinlik için her yıl ortalama 90 bin kişi Black Rock Çölü’nde buluşuyor. Festival arka arkaya 9 gün boyunca sayısız etkinliğe ev sahipliği yapıyor.
Her yıl bahar ayında Indio, Kaliforniya’da düzenlenen ve binlerce insanı 6 gün boyunca müzik ve sanatla buluşturan Coachella Valley Müzik ve Sanat Festivali de aynı şekilde 2022 yılına ertelendi. İlk olarak 1999 yılında düzenlenen festival, sosyal medyada çokça ses getirmesiyle özellikle son yıllarda tüm dünya tarafından bilinen ve takip edilen bir etkinlik haline geldi. Festivalin rengarenk ve özgün atmosferi hem katılımcıların kıyafetlerine hem de sergilenen enstalasyonların ruhuna yansıyor.
The ORB | Bjarke Ingels- Jakob Lange
2018 yılında düzenlenen Burning Man için gerçekleştirilen proje dünyaca ünlü mimar Bjarke Ingels ve sanatçı Jakob Lange tarafından tasarlandı. Festivalin gerçekleştiği sene sosyal medyada en çok paylaşılan eserlerden biri olan tasarım, yansıtıcı yüzeyli şişirilmiş bir küreden oluşuyor. 32 metrelik çelik bir direk ile yere sabitlenen dev balon gün boyunca hem yüzeydeki uçsuz bucaksız kumu hem de çevreden geçen katılımcıları yansıtıyor. Etkinlikten kısa süre önce Indiegogo’da fonlaması yapılan tasarım gezegenimizin yüzeyinin 1 / 500.000 ölçekli hali ve ‘dünyayı sevenler için bir ayna’ olarak tanımlanmış. Tasarımda NASA hava balonlarında bulunan kromatik kumaş kullanılmış. Yansıtma fikrinden yola çıkan tasarım çölün zorlu hava koşulları ve kum fırtınaları sebebiyle kısa zamanda parlak yüzeyini kaybederek dev bir tozlu balona dönüşmüş. Enstalasyon festival süresince sanat sever kalabalığın en çok ilgi gösterdiği eserlerden biri olmayı başarmış.
Galaxia | Mamou-Mani
Sanatçı Mamou-Mani’nin tasarladığı Galaxia Tapınağı, Black Rock Çölü’ndeki 2018 Burning Man Festivali’nin ana parçası olarak inşa edilen geçici bir ahşap yapıydı. Dijital çizimlerle oluşturulan geometrik sistemleri yeni zanaat becerileri ile birleştiren proje, Burning Man Organizasyonu ve Google ortaklarından Sergey Brin tarafından finanse edilmiş. Burning Man’in ana ilkelerinden biri olan kapsayıcılık fikrine uygun olması adına tasarımda kapı, duvar ya da herhangi bir hiyerarşi hissi yaratabilecek eleman kullanılmamış. Ortaya çıkan tapınak, 3D yazılımlar kullanılarak tasarlanan spiral bir ahşap pavyon olmuş. Altı aylık prefabrikasyon sürecinin ardından yapı Nevada Çölü’nde 140 gönüllü tarafından tam 22 günde inşa edilmiş. Festivalin sonunda yapı etkinliğin geleneğine uygun olarak ateşe verilmiş. Tapınağı yakmanın bırakma ritüelinin bir parçası olduğunu ve yakılan şeyin aslında eserin temsil ettiği fikri yakmadığını belirten mimar yine de yapının yok oluş anında oldukça duygulanmış.
Stone 27 | Benjamin Langholz
Benjamin Langholz tarafından hayata geçirilen enstalasyon belki de 2019 yılı Burning Man Festivali’nin en çok konuşulan projelerinden biriydi. Stone 27 insanların yerden birkaç metre yüksekte yürüyebildiği, uçsuz bucaksız çölün ortasında yaratılmış 27 asılı taştan oluşan bir asma yoldur. Enstalasyon, çölün özgün atmosferi ile gösterdiği uyum ve insanların eser ile olan iletişimi sayesinde festival süresince etkileyici görseller sunmuştur.
Spectra | NEWSUBSTANCE
İngiltere merkezli tasarım stüdyosu NEWSUBSTANCE, 2018 yılında gerçekleşen Coachella Valley Müzik ve Sanat Festivali için yedi katlı bir pavyon tasarladı. Tasarım, ziyaretçileri sürekli değişen bir ışık, renk ve perspektif yolculuğuna çıkarmayı hedeflemiş. 23 metre yüksekliğindeki pavyon, zirvesinde gökkuşağının renklerini yansıtan gözlem platformunun bulunduğu spiral bir formdan meydana geliyor. Etkileyici ve göz kamaştırıcı renk şeması Coachella Festivali’nin canlı ve dinamik ruhuna gönderme yaparken aynı zamanda da deneysel bir çalışmaya ev sahipliği yapmış. Pavyondaki renkler ışık dalgalarının farklı derecelerde kırılması ile üretilmiş ve ışığın fiziksel özelliklerinin bu şekilde kullanılmasıyla Spectra 16 milyondan fazla renk üretme kapasitesine sahip bir tasarım olarak hayata geçmiş.
Etherea | Edoardo Tresoldi
Etherea, 2018 Coachella Valley Müzik ve Sanat Festivali için sanatçı Edoardo Tresoldi tarafından tasarlanan bir enstalasyondur. Eser ilhamını neoklasik ve barok mimariden almış. Hepsi aynı formda fakat farklı boyutlarda olan üç heykel tel örgülerden oluşturulmuş. Sanatçının imzası haline gelen malzeme ve üretim tekniği sayesinde formlar yarı şeffaf bir etkiye sahiptir. Üç heykel arasında yaratılan geçişte tel örgünün ve değişkenlik gösteren ölçeklerin yarattığı birçok farklı optik etki deneyimlenebilmektedir. Tasarımın insan ile gökyüzü arasındaki mesafenin algılanışını yer yer azaltıp yer yer artıran bir etkisi vardır.
Etherea festival zamanında oldukça ses getirmişti. Geçtiğimiz yıl eser Constantino d’Orazio’nun küratörlüğünü yaptığı bir sergi projesi olan ‘Back to Nature’ (Doğaya Dönüş) için Roma’ya getirildi. Villa Borghese’nin açık alanındaki parkta sergilenen enstalasyon bu etkinlik için yeniden tasarlandı ve düzenlendi. Aynı zamanda Etherea’nın yeniden düzenlenmesi Tresoldi’nin Roma’daki ilk halka açık sergisi olmasıyla da öne çıkıyor.
Ven a La Luz | Daniel Popper
Daniel Popper sıra dışı ölçeklerdeki heykelleri ve enstalasyonları ile tanınan dünyaca ünlü bir sanatçı. Ven a La Luz (Işığa Gel) isimli çalışması ise Meksika’nın Tulum şehrinde gerçekleşen Sanat ve Kültür festivali Art With Me için 2018 yılında hayata geçirdiği oldukça etkileyici bir heykel. Eser, tasarımından da anlaşılacağı gibi ziyaretçileri girmeleri için kalbini açan yerli bir kadın figürünün kalbine, yani ışığa çağırıyor. Daniel Popper bugüne dek festivaller için insan vücudundan esinlenen birçok heykel tasarlamış.
Referanslar: archadily.com, dezeen.com, architecturaldigest.com, urdesignmag.com, edoardotresoldi.com, danielpopper.com, mamou-mani.com, streetartnews.net
Fotoğraflar: stonetwentyseven.com, Courtesy of NEWSUBSTANCE and Goldenvoice, Courtesy of THE ORB, Roberto Conte, streetartnews.net
Yorum Yazın!